Ağlayarak anlattı “FEDAKAR” kadın; onu döven kocasına çocukları için yıllarca katlandığını.
Yorgun gözlerini kısarak anlattı “GÜÇLÜ” kadın; işinin, çocuklarının, eşinin, evinin tüm sorumluluğunu üzerine nasıl aldığını.
Gülümsedi “AŞIK” kadın, kocası istemediği için çalışmadığını anlatırken.
Gururlandı “BAŞARILI” kadın. Oysa kendisiyle ayni maaşı alan erkek iş arkadaşından saatlerce daha fazla çalıştığının farkındaydı.
Kadın aslında her şeyin farkındaydı. Ama ona “kabullenmek” öğretilmişti. Kendisine verilen sıfata layık olmak.
Anneyse kesinlikle fedakar olacaktı. Eş ise kocasını dinleyecek. Kız evlatsa ailesine layık olmaya çalışacak. Çalışıyorsa kesinlikle çok çalışmalıydı.
Aksi halde hep bir sorun çıkardı. Sözlerinden çıkarsa ailesiyle arası bozulurdu.
Hem evine hem işine yetemezse. Neden evlenmişti ki? O zaman kocası boşanmak isterdi tabii.
Çok çalışmazsa da işten kovulurdu. Zaten zar zor iş bulmuştu.
Kadın olmak zordu. Kadın olmak bir ahtapot gibi çok kollu olmaktı. Kadın olmak bir film ismi gibi olmaktı. “Hızlı ve Öfkeli” yerine… Güzel ve akıllı. Temiz ve iyi yemek yapan. Başaralı ve ayakları üzerinde duran.
Liste uzardı. Çünkü kadının yapacaklarının da ondan bekleneninde sınırı yoktu.
Oysa bizi bu sıfatlarla sözde “Ödüllendirenler” Aslında bu yaşananların asıl sebebiydiler. Son günlerde televizyonda izlenen reyting rekorları kıran dizilere bir bakalım. Zorla evlendirilen kızlar, kocasından korkan kadınlar, çocuğu olmadığı için eksik görülen kadınlar, beraber olmak istemediği için camdan ittirilen kadınlar. Bu dizileri izliyoruz değil mi? Bunları değilse başka filmleri izliyoruz. Onlarda da başka türlü bir olay var. Ama bunların hepsi ülkemiz kadınının gerçeği.
RTÜK bu dizilerden birine inceleme başlattığını duyurdu. Keşke dizilere değil de gerçekten bunları yaşatan insanlara inceleme başlatılsa.
Keşke kadınlar artık susturulmasa. Keşke haklarını alabilse. Keşke önce kendisi için yaşamayı seçebilse. Hiçkimse için bir ömrü boşa heba etmese. Keşke biz kendimizi savunmak zorunda kalmasak.