CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır, İstanbul’da düzenlenen Bab-ı Âli Toplantıları’na onur konuşmacısı olarak katıldı. Düzenlenen Toplantıda “Yerelde ve Genelde Sosyal Demokrat Politikalar” konulu sunum yapan Sındır, gündemdeki konuları değerlendirdi.
YAŞANANLAR 4 MAYIS SARAY DARBESİ’DİR!
Konuşmasına Başbakan Davutoğlu’nun görevden ayrılacağını açıklamasını değerlendirerek başlayan Sındır; “Başbakan Davutoğlu saray darbesi ile görevden ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Bizim yıllardır dile getirdiğimiz, bu ülkede sivil darbe süreci yaşanıyor görüşümüz bir kere daha doğrulanmıştır. Bunu defalarca dile getirdik. Dün kaçak sarayda gerçekleşen görüşmeyle darbe fiilen gerçekleşti. Darbenin adı, ‘4 Mayıs Saray Darbesi’dir” dedi.
DAVUTOĞLU SARAY DARBESİNE BOYUN EĞMİŞTİR!
Sayın Davutoğlu’nun bir kişinin dayatmasıyla koltuğundan ayrılmak zorunda kaldığını dile getiren Sındır; “O bir kişi, 4 Mayıs’ta Saray Darbesi’ni gerçekleştiren kişidir. O bir kişi, ülkesinin demokrasisini değil, kendi “tek adam” yönetimini düşünen ve planlayan kişidir. Sayın Davutoğlu üzülerek ifade edeyim ki 4 Mayıs Saray Darbesi’ne boyun eğerek dikta yönetimine zemin hazırlamıştır. Kendisinden beklenen, milyonlarca yurttaşın oyu ile seçilmiş bir siyasetçi olarak kendisini o göreve getiren milli iradeye sahip çıkmasıydı. Dolayısıyla kişisel kararı ile istifa etmeye hakkının da olmadığını düşünüyorum. Bu makama beni millet getirir ve ancak yine millet götürür diyebilmesiydi” dedi. Sındır ayrıca, “AKP’de Tüzük değişikliği mi oldu da Genel Başkanları Davutoğlu istifasının onay merci olarak Cumhurbaşkanı’nı seçmiştir” sorusunu yöneltti.
DAVUTOĞLU’NUN YERİNE KİM GEÇECEK?
Bundan sonra Davutoğlu’nun yerine seçilecek kişinin de en az Davutoğlu’nun görevi bırakmaya zorlanması kadar önem taşıdığını belirten Sındır şöyle dedi: “Bir başka partinin içişleri üzerine yorum yapmak, AKP’nin kendi işleyişine karışmak istemem ancak, konu bizzat Cumhurbaşkanı tarafından yürütüldüğü ayan beyan ortada. Milletin birliği temsil eden, bütün partilere ve siyasi görüşlere eşit mesafede olacağı Anayasa’da belirtilen, göreve başlarken de bu ilkeler doğrultusunda yemin eden bir Cumhurbaşkanı böyle bir işin içine giriyorsa bize de bir şeyler söyleme hakkı doğuyor demektir. Cumhurbaşkanı’nın telkiniyle AKP’nin başına ve dolayısıyla Başbakanlığa damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın getirilmesi durumunda Türkiye’de artık parlamenter demokrasinin yerini “Monarşi/Hanedan” yönetim biçimini almış demektir. Gerçi bu saray darbesinden sonra o göreve bir başkası getirilse de bunun adı “Otokrasi”dir.”
SORUNUN ÇÖZÜMÜ, MUTABAKATIN ADRESİ MECLİS’TİR!
Konuşmasında terör, basın özgürlüğü ve yargı bağımsızlığına da değinen Sındır sözlerini şöyle tamamladı: “Tek adam modeliyle hukuk devleti olunamayacağını yaşadıklarımızla görüyoruz. Yargının bağımsız olmadığı, basının özgür olmadığı bir yerde vatandaşın özgürlüğünden söz edilemez. Hukuk devletinden ve demokrasiden söz edilemez. Bugün terör belasından hemen her gün Anadolu’nun bir evine, bir baba ocağına ateş düşüyor. Gencecik çocuklarımız şehit düşüyor. Ülkemizin bir yanı yangın yeri, terör belası ile baş başa. İnsanlarımız tuzaklanmış yollarda, kazılmış hendeklerle evlerinde hapse mahkum edilmiş bir durumda hayatta kalma mücadelesi vermeye çalışıyor. Dün Oslo’da Kandil’de ve İmralı’da çare arayan hükümet, sorunun çözüm adresinin Meclis olduğunu görmüyor. Görmek istemiyor. Oysa Meclis’imiz, her kökenden insanlarımızın millet çatısı altında kardeşçe yaşamalarının güvencesidir. Sorunun çözümü, mutabakatı Meclis’tir.”