Sırayla 'Göz Göz'

Ali EYCE

Yıllar sonra İzmir'in gözbebeği Göztepemiz, İstanbul'un üç büyüklerinden birini sahasında konuk takım olarak ağırladı.

Süper Lig'e geri dönüşü, en az İzmirliler kadar, Göztepeliler kadar futbolu seven bütün takım taraflarından futbol adına heyecanla karşılanan Göztepe'mizin Süper Lig'e renk kattığını gerçekliği tarihinde yatan büyük zaferler, taraftarının taşıdığı büyük takım ruhuyla nettir.

Göztepe Fenerbahçe maçını tribünden, Basın bölümünden izleyenlerden değildim.

Maçı canlı canlı izlemedim.

'İzlemek ister miydiniz?' diye sorarsanız evet derim ama bunun için Spor Yazarları Derneği İzmir Şubesini arayıp, 'Ben de yazar olarak maçı takip etmek istiyorum' deyip, onların iki dudağının arasından çıkacak olan, lütfedecekleri ve etmeyeceklerse bile bin bir bahane üretecekleri klasikleşen senaryoyu yaşamak istemedim.

Spor yazarlığını kendi tekellerinde gören, "Biz spor yazıyoruz, başkası da yazarsa yazsın bizi ilgilendirmez, onu da spor yazarı olarak görmüyoruz" düşüncesine sahip bir derneğin varlığından başka da bir şey beklenmez.

Sürekli Basın Kartı taşıyan gazeteci onlara göre 'Gazeteci' vasıflarına bile sahip değildir.

İzmir takımlarının böylesi önemli maçları olduğunda bizde televizyondan izler, yine yazarız.

Maçın genelinde Fenerbahçe'nin daha çok topla oynadığını, daha çok atak yaptığını söylemek için televizyondan izlemekte yetiyor.

Ama futbol sonuç oyunu.

Daha çok topla oynamak, daha çok atak yapmak her zaman aynı sonucu vermez.

Göztepeli futbolcular maçın son dakikasına kadar maçı alabilmek adına ellerinden gelen her şeyi yaptılar.

İlk golün gelmesi ve arkasından takımın toparlanmadan ikinci golün gelmesi bu maçın hakkı Fenerbahçe'nindir demeyi gerektirmezdi.

Maçın sonuncunda da Göztepe'mizin, Göztepeli futbolcuların azmi kazandı.

Maç 2-2 bitti!

İstanbul'un üç büyüklerinden birisi Göztepe Gürsel Aksel Stadı'nda gereken, gerekli olan İzmir cevabını aldı.

Maçın futbol tansiyonundan farklı bir tansiyon yaratan konu ise Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un sahaya girmesi, sahanın kıyısında gezinmesi ve futbolcuların soyunma odasına gitmesi.

Göztepe ruhunu bilen, Göztepelilerin ateşini bilen Başkan Koç'un bu hareketi ağır tahrik hallerini içinde barındıran bir hareket.

Başkan Koç, aynı hareketi üç büyüklerin maçlarında Galatasaray'ın sahasında, Beşiktaş'ın sahasında yapsaydı ki, yapmasına izin verilmezdi, bundan daha kötü sonuçları da sahada görme ihtimali vardı.

Göztepe'nin, Göztepe Gürsel Aksel Stadı, işte o ihtimallerden üçüncüsü.

O statta sahaya girmeyeceksin.

İlla futbolcularına ulaşmak istiyorsan da sana stadın içine girmeni gerekli kılmayan uygun bir yol bulunur.

Öte yandan Fenerbahçeli İsmail Yüksek'in açıklamasına da takıldım kafam, ne demek 'Milyonlarca Fenerlinin olduğu şehirde yaşadıkların şaşırmak'.

Burası İzmir!

Şurası Göztepe!

Orası da Göztepe Gürsel Aksel Stadı!

Sen İstanbul'da Galatasaraylıların mekanlarının yoğun olduğu semte, Beşiktaşlıların mekanlarının yoğun olduğu semtlere kahvaltı yapmaya dahi gidemiyorken İzmir'de sana Kordon'da çay, boyoz, peynir ikramımız mı olacaktı?

Sen daha futbolda yenisin Yüksek!

İzmir'e daha ilk defa maç yapmaya geldin, Göztepe'yi de daha ilk defa gördün.

Göztepe bu şehrin şanıdır!

Göztepeli bu şehrin padişahıdır!

Topla antrenman yaparken verdiği molalarda Google'a 'Göztepe' yazıp okusaydın anlardın, anlayınca da 'Anlayamadım' diye konuşmazdın.

Bizi de anlatmak zorunda bırakmazdın.

Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.