CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kadın Muhtarlar Buluşması'nda konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün siyasal partilere açık ve net çağrıda bulunuyorum. Gelin siyasi partiler yasasını değiştirelim cinsiyet kotasını en az yüzde 33 olarak parlamentodan geçirelim. Sizler takipçisi olursanız bunu parlamentodan geçirebiliriz. El mi yaman, bel mi yaman hep beraber görelim" sözleriyle kota önerisinde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:
Bugün yine kadınlar hak mücadelesi vermek zorunda. Bugün çalışma hayatının içinde erkekle birlikte mücadele eden, çaba harcayan kadınlar var. Eğer bir kriz yaşanırsa ilk işlerine son verilenler yine kadınlar olur. Kadınların ekonomide çok güçlü olması lazım. Kadınların dişe diş göze göz mücadele etmesi lazım. Kadına yönelik şiddet son 15 yılda yüzde 1400 arttı. Ne olur bize?
2019 benim için ne kadar önemliyse kadınlar için çok daha önemlidir. İtalya'da 1946'da, Arjantin ve Meksika'da 1946'da, Çin'de 1947'de, Yunanistan'da 1957'de, İsviçre'de 1971'de, Gazi Mustafa Kemal 1934'te kadına seçme ve seçilme hakkı getirdi.
"SİYASİ PARTİLER YASASI İÇİN 'CİNSİYET KOTASI' ÇAĞRISI"
Buradan bütün siyasal partilere açık ve net çağrıda bulunuyorum. Gelin siyasi partiler yasasını değiştirelim cinsiyet kotasını en az yüzde 33 olarak parlamentodan geçirelim. Sizler takipçisi olursanız bunu parlamentodan geçirebiliriz. El mi yaman, bel mi yaman hep beraber görelim. Burada kadın büyükşehir belediye başkanımız var. Aydın bir şekliyle konuşuluyorsa, kadın belediye başkanı olması nedeniyledir. Demokrasi kültürünü de geliştiriyor. Sadece Aydın'a değil, bütün Türkiye'ye gösteriyor.
177 dönüm bir alan var. Örneğin İstanbul olsa imara açar. AVM'ler yaparlar nefes alacak yer bulamazlar. Sonra da derler ki İstanbul'a ihanet ettik. Aydın, sandığı koyuyor soruyor. Aydınlı burayı park yapacağız diyor. Buna ne diyoruz, katılımcı demokrasi diyoruz. Bir kentle ilgili karar alırken sandığı koyarsınız belde halkına sorarsınız. Muhtarsınız, mahallenizde yeşil alan var sizin haberiniz bile olmuyor. Eğer bir mahalle ile ilgili belediye meclisinde karar alınacaksa, mahallenin muhtarı belediye meclisine katılmalı, söz ve karar sahibi olmalı. Seçimle mi geldi, seçimle geldi. Niye söz ve kara sahibi olmasın? Doğru değil, gelsinler bunu da değiştirelim. Bütün siyasi partilere çağrı yapıyorum. Yeşil alan imara açılacak, mahalle halkına neden sormazsınız? Sonuçta belde halkı bir şekli ile katılabilmeli.
"BU TOPRAKLARDAKİ İLK SEÇİM 1833'DE"
İsviçre'de otoyollar yapılsın mı yapılmasın mı diye referandum yapılıyor. Vatandaş kararını verir. Bu topraklarda ilk seçimler, 1833 yılında Kastamonu, Taşköprü'de yapılan bir muhtarlık seçimidir.
Bütün siyasi partilere çağrı yapıyorum. Gelin temel bir muhtarlık kanunu çıkaralım. Muhtarların da olması lazım. Onlar da seçimle geliyorlar. Muhtarların kesinlikle kalıcı bir mekanlarının olması lazım. Tek tip muhtarlık binalarının olması lazım ama isteriz bu bunu TBMM yasal bir güvenceye kavuşturmuş olsun. Bir mahallede bir köyde kim fakir kim değil, onu en iyi muhtar bilir. Muhtar sosyal yardım yaparken a partili, b partili diye ayırmaz, "Bu aile fakirdir, sosyal yardımı veriyorum" der.
Yoksullarla muhatap olmak mı istiyorsunuz, o zaman gideceksiniz muhtarları bulacaksınız. Ya muhtar bilir bunu ya da mahallenin bakkalı bilir. Kimin yoksul olup olmadığını en iyi muhtar bilir. Sizin, seçimle geldiğinizi herkes biliyor. En demokratik seçim olduğunu da herkes biliyor. Mahallelinin doğrudan doğruya isim bazıyla sizi seçtiğini de iyi biliyoruz. Sizin bir ara sosyal güvenlik priminiz bile yatırılmazdı, en azından bunu kabul ettiler. Sizin bir bütçenizin olması lazım. Muhtarlık bütçesi. Belediyeler emlak vergilerini alırlar. Başka mahalleden de alıyorlar. Sizin bulunduğunuz mahalleden alınan verginin yüzde 1'i size verilse sizin bir bütçeniz olur. Devletin yetişmediği sosyal yardımı siz yaparsınız. Denetleyecekler elbette.
Demokrasimiz işgal altında. Gözaltına alınıyor kadın, 3 günlük çocuğu kadına verilmiyor. Kıyameti kopardık da çocuğu götürdüler annenin yanına. Çocuğu o yaşta ayırmak vicdansızlıktır. Bütün yetkileri bir kişiye verirseniz Türkiye'yi bir felakete sürüklersiniz. Demokrasi önemlidir, dengeler önemlidir. Yasama, yargı ve yürütme. Mahkeme hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre karar vermeli. Hakim, kanundan değil evrensel hukuktan değil, insan haklarından değil, siyasi otoriteden talimat alıyorsa orada hukuk, kadın hakları bitmiştir. Hapishanelerde binlerce çocuk var anneleri ile beraber, eğitimleri ne olacak?
Gerilen bir toplumla karşı karşıyayız. Demokrasinin askıya alındığı toplumlarda toplum gerilir. İnsanlar düşüncelerini açıklayabilmeli.
"KOYMAYANLAR KADINLARDAN KORKANLARDIR"
Önümüzdeki sürecin kadınlar için nasıl bir süreç olduğunu, nelerin doğurabileceğini kadınların bilmesi lazım, sezmesi lazım. Halide Edip nasıl mücade ettiyse her kadın da mücadele edecek. Bu demokrasi kutsal mücadeledir. Bireysel bir mücadele değildir. Niye dünyadan kopuyoruz? Bütün Arap halkları Türk kadının özenirler. Şimdi onlarda da değişim başladı. Her alanda kadınlar olmalı. O nedenle dedik, yüzde 33 en az cinsiyet kotasını siyasi partiler yasasına koyalım. Koymayanlar kadınlardan korkanlardır.
Kadına yönelik şiddette en ağır cezalar uygulanmalı