Akşam oluyor üşüyoruz. Geceye doğru donuyoruz. O kadar çok üşüyoruz ki, evdeki televizyonu hiç kapatmıyor, sıcak tuttuğum evin içinde kendimize kaybetmeye çalışıyoruz.
Bütün bunlar insanlar yaptıkları.
Bir de evleri olmayan, olsa da oraladı bilemeyen, bilselerde, biraz ısınayım diye kendisine ateş yakamayan dostlarımız var sokaklarda.
Onlar, tamamen doğanın ve doğal şartların içinde yaşıyorlar. Bazen bir küçük kutu, bazen küçük bir kapı eşiği, bazen ıslanmamış toprak, bazen ıslanmış olsa da ısıtabildiği bir odun parçasının üzerinde yaşıyor sokaktaki o küçük dostlarımız.
Bizlerin sabaha kadar donmana çıkacağı kesin gibi olsa da, onların çıkacağı kesin gibi değil.
Ama bütün olumsuzluklara rağmen onlar bir şekilde sabah yine uyanıyorlar, sıcaklıklarını küçük dost olarak bizlere, sokakta, parkta, bahçe de gösteriyorlar.
Peki bu küçük ve sıcak dostlarımız için bir şey yapamazmıyız.
Tabi ki yapabiliriz. Bahçemizde kuru bir alan yaratabiliriz, kapımıza küçük bir kutu ve içine kalın bir bez koyabiliriz, parkların en ücra köşelerine sığınacakları barınaklar yapabiliriz.
Yaparsak bize zahmet olmaz ama onların yarın yine bizim karşımıza çıkmaları, yine bize sıcaklık yapmaları, yine bizi sevindirmeleri ve yine kendilerini sevmemize izin verirler.
Yazın aşırı sıcaklıkta gösterdiğimiz, kapı önüne koyduğumu bir tas su gibi, bir tutam yemek gibi kışın da bu küçük sıcak dostlarımıza sahip çıkalım.
Onların olmadığı hayatte sadece kendimizi sevmiş, sadece kendimizi sevindirmiş gibi oluruz ki, sadece kendini seven, sadece kendini sevindirene de zaten insan denmez.
Küçük, sıcak dostlarımızı koruyalım.