İnsanın yaptığı her şey ona karşı dönmektedir. Alınyazısı ve tarihin trajik kanunu budur. Her șeyin bedeli ödenir, iyiliğin de kötülüğün de...
Emil Michel Cioran
Şimdi sizlerle bir sohbet meclisi oluştursak nasıl başlardınız sözlerinize? Kendinize bir nasihat vermek isteseydiniz ne olurdu?
Herkesin kusurlu olduğu bu yeryüzü üzerinde, asla kusurlarını kabul etmeyenlerden misiniz? Yoksa hatalarınla, günahlarınla kendini kabul edip bunu dürüstçe dile getirebilenlerden mi?
İnsanız biz eğrilerimiz de var, doğrularımız da. Hüzünler de bizler için, mutluluk da. Rüyalar da bizim, kabuslar da. Üzerinde yaşadığımız Dünya'da bizim hem yazı, hem kıșıyla. Seçimlerimiz bütünüyle bize ait iyilik de, kötülük de.
Hiçbir şey, hiç kimse kusursuz değildir. İnsanoğlu sadece meyyaldir. İyiye yada kötüye, belki biraz kötüye, çokça iyiye yada tem tersi işte. Ama illaki meyleder bir yöne. Önemli olan neyi meylettiğini görebilmesidir. Kusurlarını, hatalarını dürüstçe kabul edip bunları düzeltmek için çaba harcayabilmesidir.
Fırtınada geminin karaya ulaşması tabi önemlidir ama onu karaya ulaştırırken izlediği yol daha da önemlidir. Aynada baktığı kendi sureti için, kalbinde büyüyen karanlık için en önemlisi de Allah ile arasındaki köprü için önemlidir. Yada bazen fırtınada kendini sadece suya bırakmak gerekir, kötüye meyletmek yerine dalganın geçmesini beklemek daha iyidir. Unutmayalım ki hiç kötülük yapmamakta bir iyiliktir.
İnsan da gökyüzü misali kimi zaman aydınlık, kimi zaman karanlık... Hayatta aynı insan misali kimi zaman aydınlık, kimi zaman karanlık....
Unutma aynı gökyüzünde olduğu gibi her gecenin sonu nasıl sabaha çıkıyorsa, insan ve hayat da öyle...
Anlık kararla meylettiğin şey ömür boyu vicdanında sızı olmasın. Seni aydınlığa çıkartabilecek elbette iyi bir yol vardır.
Sadece bekle ve sabret.