Memorial Dicle Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü’nden Doç. Dr. Ediz Yorgancılar, sonbahar aylarında görülen mevsimsel alerjik rinit ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi. Alerjik rinitin kendini sık hapşırma, burun akıntısı, kaşıntı ve burun tıkanıklığı şikayetleriyle gösterdiğini belirten Yorgancılar, bunların ataklar şeklinde ortaya çıktığını ancak söz konusu belirtileri taklit eden başka burun hastalıklarının da olabileceğini vurguladı. Bu nedenle yanlış teşhis ve tedavinin önüne geçmek için KBB uzmanına başvurulmasının önemli olduğuna dikkat çeken Yorgancılar, hastalığın tanısında hasta öyküsü ve muayenenin büyük önem taşıdığını vurguladı. Tekrarlayan şikayetler olmasının ve muayenede de alerjik riniti destekleyen bulguların saptanmasının tanıyı güçlendirdiğini anlatan Yorgancılar, “Beraberinde birtakım laboratuvar tetkiklerine de başvurulabilir. Bunların başında alerji testleri gelir. Bu tetkikler kanda yapılabileceği gibi, deri üzerinde de uygulanabilir. Doğada çok sayıda alerjen bulunduğundan dolayı yapılan testler, bu maddelerin en sık karşılaşılanlarının saptanmasını sağlar. Dolayısıyla testlerin negatif çıkması alerji olmadığını göstermez. Ancak alerjik maddenin hangi tip olduğu mutlaka saptanmalıdır. Beraberinde eşlik edebilecek sinüzit varlığını göstermek içinse gerekli hallerde tomografik incelemeler de yapılabilir” dedi.
“Nezle ve grip belirtileri, alerjik rinit belirtileri ile karıştırılabilir”
Sonbahar aylarında hava akım değişiklikleri nedeniyle özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesine güneyden gelen toz bulutları, bitki polenleri, kuru otlar ve yaprakların arttığını kaydeden Yorgancılar, “Ayrıca yağmurlarla birlikte nem ve küfte gelişmektedir. Okulların açılması, şehir değiştirmeler gibi sebeplerle oluşan yeni ortamlar alerjiyi tetikleyebilir. Özellikle okula başlayan çocuklarda artan nezle ve grip belirtilerine benzer belirtilere sahip alerjik rinitler karıştırılarak atlanabilmektedir” diye konuştu.
“Alerjik rinit astımı tetikleyebilir”
Polenlerin, solunum yoluyla vücuda girdiğinde, vücutta salınan “histamin” etkisiyle alerjik nezle veya rinit tablosuna neden olabileceğine de işaret eden Doç. Dr. Yorgancılar, şunları kaydetti:
“Burunda akıntı ve kaşınma başlayıp, hapşırık nöbetleri, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı ile devam edebilir. Ayrıca bronşlar etkilenerek, öksürük, nefes darlığı ve hırıltıyla kendini gösteren alerjik astım krizleri de ortaya çıkabilir. Gözlerde sulanma, şişme ve kaşıntıya, ciltteki kızarıklık ile kaşıntının eşlik edebilir, vücutta genel olarak yorgunluk, halsizlik, sinirlilik ve konsantrasyon bozukluğu da görülebilir. Hastanın alerjik reaksiyon verdiği maddelerin tespit edilmesi alınacak önlemleri ve uygulanacak tedaviyi belirlemeye yardımcı olur. Alerjen ev tozu yani mite denilen gözle görülemeyen böcekler ise, evde bunları yok etmek amacıyla ortamdaki pamuk ve yünlü eşyaların azaltılması, kıyafetlerin 60 dereceden yüksek ısıda yıkanması, peluş oyuncakların, halı ve benzeri ortam sağlayan eşyaların kaldırılması, ıslak temizlik yapılması, özel filtreli elektrik süpürgeleri kullanılması gerekir. Bunların yanında mite öldüren ilaçlar da kullanılabilir. Polen alerjisi tespit edilmesi durumunda bahar aylarında sabah dışarı çıkılmaması, pencereler açıkken uyunmaması ve küf alerjisi halinde de rutubetli ortamların azaltılması gibi önlemler almak gerekir. Doktor kontrolünde antihistaminik denilen alerji önleyici ilaçlar ve kortizonlu burun spreyleriyle medikal tedavi olarak uygulanabilir.”
“Aşıda etkili bir korunma yöntemi”
Bir başka korunma yönteminin de aşı olduğunu aktaran Yorgancılar, şunları söyledi:
“Bu yöntemde, kişinin alerjisi olduğu maddeye karşı vücut alıştırılır. Madde tespit edildikten sonra belli aralıklarla vücuda verilerek, kişinin bu maddeye karşı duyarsızlaştırılması çalışılır. Alerjen deri altına veya ağızdan damla şeklinde uygulanabilir. Duyarlı olunan alerjen sayısı azsa daha başarılı olmakla birlikte tedavi ortalama üç-beş yıl sürebilir ve başarısız olma ihtimali de vardır. Bu tedavilerin yanı sıra etkinliği tartışmalı olan buruna fototerapi uygulamaları da yapılabilmektedir. Genel olarak bahar alerjilerinden korunmak için polenlerin en yoğun olduğu sabah saatlerinde açık havaya çıkılmamalı, bu saatlerde ev havalandırılmamalı. Bu dönemde açık havada spor yapılmamalı. Polenler saçlar ve giysiler yoluyla iç mekanlara taşınabileceğinden, dışarıda giyilen giysiler eve gelince değiştirilmeli. Saçlar her akşam yıkanmalı. Klima kullanılıyorsa mutlaka polen filtresi kullanılmalı. Polen mevsiminde açık havaya çıkarken şapka ve gözlük kullanılmalı. Havalandırılmayan, sigara içilen ortamlarda durulmamalı.”