İnsanlar sosyal ve dışa dönük ya da içe dönükler olarak ikiye ayrılabilir. Bazı insanlar daha girişimci, aktif ve sosyal olmayı tercih ederken, diğerlerini daha izole ve kendilerine dönük olabilmektedir. Sosyal bağların bilişsel sağlıkla ilişkisi var mıdır var ise sosyal ve girişken olmanın beyni ne şekilde etkilediğini araştıran bilim insanları son yıllarda devrim niteliğinde sonuçlara ulaşmıştır.
Geçtiğimiz sosyal izolasyon ve Covid-19 pandemisi döneminde evlerine kapanıp yalnızlaşan insanların mental sağlıklarında, dikkat ve odaklanma becerilerinde ve hafızlarında sorun yaşadıklarına yönelik geri bildirimler gelmektedir.
Sosyal bağlar bilişsel sağlıkla el ele gider. Yapılan araştırmalar başkalarıyla etkileşimin neden beyni sağlıklı tutmaya yardımcı olduğunu belirlemeye çalışmaktadır.
İlişkilerin, kurulan sosyal bağların ve bağ kuran aktivitelerin beyin için iyileştirici olduğu tespit edilmiştir. Beyin araştırmalarının yanı sıra çeşitli boylamsal çalışmalar, sosyal bağların daha iyi bilişle ilişkili olduğunu göstermiştir. Arkadaşlarımız, ailemiz ve sosyal çevremiz bizi daha parlak hale getirebilirler.
Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca bilim insanları, daha zengin sosyal bağlar (arkadaşlar, aile ve toplumla çoklu bağlantılar) ile soğuk algınlığına duyarlılığın azalmasından yaşam beklentisinin uzamasına kadar çeşitli olumlu sağlık sonuçları arasında ilişkiler buldu; Herhangi bir boş zaman etkinliğinin sosyal bileşeni de demansa karşı zihinsel ve fiziksel bileşenler kadar korumaktadır.
Ayrıca Boston, Massachusetts'teki Harvard Halk Sağlığı Okulu'ndan bir ekip tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan altı yıllık bir araştırma, medeni durum, gönüllü faaliyetler ve aile ve komşularla temas sıklığı ile değerlendirilen sosyal entegrasyonun hafıza kaybını geciktirmeye yardımcı olduğunu buldu.
35 ila 85 yaş arası Amerikalılardan toplanan anket verilerinin analizi, her yaşta daha fazla teması ve sosyal desteği olan kişilerin yürütme işlevi ve hafıza testlerinde daha iyi performans gösterdiğini ortaya çıkardı. Bu sonuç tartışılsa da, araştırmacılar herhangi bir ilişkinin muhtemelen karşılıklı olduğunu öne sürüyor; bilişsel işlevler sosyal katılımı etkiliyor ve bunun tersi de geçerli.
Kısacası; Pennsylvania Pittsburgh'daki Carnegie Mellon Üniversitesi'nden bilişsel psikolog Timothy Verstynen, "Sosyal etkileşimlerimizin derecesi ve kalitesi tüm beynimizi ve bedenimizi etkiliyor" diyor.
Peki bu sosyal etkileşime sosyal medya ve dijital dünya da dahil mi sorusu geliyor akıllara elbette. Hiç olmamasındansa dijital bile olsa sosyalleşmenin ve iletişimin özellikle yaşlı bireylerde stres azaltıcı ve beyin destekleyici etkisinin olacağı belirtildi. Elbette yüz yüze etkileşim ve sosyallik kadar geliştirici olmasa da farklı kişilerle iletişim ve sosyallik beyin sağlığı için önem taşıyor.
Özel çaba gerektiren fiziksel ve bilişsel egzersizlerin aksine “insanlarla konuşmak çok doğal” ve kolay.
Sosyal ağ çeşitliliğindeki azalma, iltihaplanma düzeylerini artırarak beyindeki beyaz maddeye zarar verebilir. Bu, zayıf karar almaya yol açabilir ve bu da sosyal ağın daha da daralmasına yol açabilir. Başka bir deyişle, arkadaşlarını kaybetmek beyin biyolojisini, daha fazla arkadaşını kaybetmene yol açacak şekilde değişti beyin sağlığını iyileştirebileceğini unutulmamalı.
İş bu nedenle çocukların parklarda oynaması, oyun gruplarına katılması ve okullarda akranları ile iletişime geçmesini ısrarla öneriyor ve ekran başında vakit geçirmelerinin önleminin alınmasını öneriyorum. Okulların kapandığı şu günlerde çocuklarınızın da dahil olacağı sosyal bağlarınızı güçlendirmeniz dileğiyle.