SOSYAL MEDYA KISKANÇLIĞI!

Ali EYCE

Bu nasıl bir ruh halidir, daha doğrusu ruhu olan insanın hali midir, âlimlere, dervişlere, bilmişlere, nöroloji uzmanlarına sormaz lazım.

Sosyal medya iki arkadaş, ikisi de birbirini sosyal medya arkadaşı.

Biri kalkıyor, öbürünün sosyal medyasında ortak arkadaşı olanlara mesaj atıyor.

‘Onu siler misin?’

Neden diye soruyor, ‘Sana zarar verir’  diyor.

Korkunun ecele faydası yok misali siliyor, sosyal medya arkadaşını, sosyal medya arkadaşının uyarısı üzerine.

Gel zaman, git zaman geçiyor.

Aradan iyi de bir zaman geçiyor.

Silinen arkadaş ile silen arkadaş bir vesile ile aynı masanın etrafından oturuyorlar.

Yan yana geliyorlar.

Silinen soruyor, ‘Beni neden sosyal medya da arkadaşlıktan çıkardınız?’

Silen duruyor, duraksıyor, o ana kadar hiç zararı olmayanın,  nasıl bir zararı olabileceğini düşünüyor yeniden, sonra dayanamıyor,

‘Bir hata olmuştur,  silmedim’ diyor.

Elinde telefona bakıyor,  sosyal medya hesabına, sildiğini bildiği sosyal medya arkadaşını, neden sildiğini daha iyi anlatacak bir şeyler bulmak zorunda hissederek, o süreyi düşünerek geçiriyor.

Olmayan bir nedeni doğal olarak bulamıyor.

Olmayan bir nedeni de yalan olarak söyleyemiyor.

Dayanıyor, ‘Seni silmemi ortak arkadaşımız olan istedi, ben de sildim’ diyor.

Silinmesinden çok silinmesini isteyeni düşünmeye başlayan, ‘Neden silmeni istedi?’ diyerek konuyu daha derinleştiriyor, açıklamayı daha da istiyor.

Laf açılmışken, konu masaya konmuşken kaçacak yeri kalmayan silen, ‘Senin zarar vereceğini söyledi’ diyor.

İpler kopmuyor ama ortalık düşünce yumağına düşüyor.

Sosyal medyada her şeyini takip eden ve beğenen birisinin varlığını kıskanmaktan başka bir şey değil olarak çıkıyor konu.

Sosyal Medya kıskançlığı da literatüre girmiş oldu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.