Günlük yaşamımıza dahil ettiğimiz her şeyde olduğu gibi sosyal medyanın kullanımı konusunda da dengede ve dikkatli olunmalı. Hayatımızı kolaylaştırdığını veya eğlendirici olduğunu düşündüğümüz bazı uygulamalar aslında kişisel gelişimimizi ve mutluluğumuzu olumsuz etkilemeye başladığında yaşam kalitesi de düşebilir. Sosyal medya uygulamalarının bilgiye erişim, farklı vizyonları keşfetme, kendini ifade etme, sosyalleşme gibi olumlu yönleri vardır. Bu olumlu yönlerde denge sağlanamadığında, kullanım alışkanlıkları bağımlılığa dönüştüğünde veya güvenliği ve gizliliği riske atan durumlar olduğunda ise istenmeyen durumlar gerçekleşebiliyor. Kişisel Gelişim Dersleri Eğitmeni, Yazar Sevgi Keleş sosyal medya kullanımı konusunda bu üç konuya dikkat çekti.
Sosyal medyada geçirilen sürelere dikkat
Gün içerisinde her 5 dakikada bir sosyal medyada gezinme gereği hissediliyorsa veya sırf sosyal medyada paylaşımlar yapmak için bir gün planlanıyorsa bu, kişinin günlük yaşam rutini için tehlikeye işarettir. Böyle durumlarda kişiler gün sonunda yapılması gereken asıl işlerin yapılmamış olduğu fark edebilirler. Sosyal medya uygulamalarında gereğinden fazla vakit geçirmek, kişilerin aileleri, asıl çevreleri ile sosyalleşmesini kısıtlar, olması gereken diyalogları azaltır. Yazar Sevgi Keleş bu konuda farkındalığı arttırmak ve zamanı iyi değerlendirmek için günlük yaşamda yapılan her aktivitenin ve bunlara ayrılan sürenin bilinçli farkındalık ile belirlenmesini öneriyor.
Sahte mutlulukları paylaşma yarışına dikkat
Sosyal medya kullanıcılarının çoğu normalde olduklarından daha iyi, daha konforlu bir hayata sahip olduğunu gösterme eğilimindedir. Sahip olunan şeylerin adeta sergilendiği ve gerçek dışı ideal bir tablo çizilen bu uygulamalarda bilinçsizce bulunmak kullanıcıların hem bu sahteliğe inanmasına hem de kendisini yetersiz hissetmesine sebep olabilir. Yazar Sevgi Keleş, bir başkasının sizden daha iyi bir yaşam sürmesini sürekli seyretmek sizin iç dünyanızda yetersizlik hissetmenize neden olabilir diyerek kişileri gerçek olmayan bu yarışa girmemeleri konusunda uyarıyor. Kişisel gelişim açısından bireyler tatmini kendi iç dünyasında bulmalı, başkasının ideallerine göre değil kendi ideal yaşamını tasarlamalı, potansiyelinin farkında olup vaktini onu açığa çıkarmak için kullanmalıdır. En iyisine sahip olduğunu, en mutlu benim anlamına gelen hallerini göstermeye çalışan çoğu kullanıcının aslında kurmaca paylaşımlar yaparak bir yarış başlattığının altını çizen Yazar Sevgi Keleş, bu durumun paylaşan taraf için de izleyen taraf için de zararlı olduğunu vurguluyor.
Sosyal medyada seçici davranılmalı
Sosyal medyanın elbette olumlu yönleri de vardır. Günümüzde birçok uzmana sosyal medya üzerinden danışılabilir, örnek olmaya değer hayatlar takip edilebilir, toplantılar yapılabilir, canlı dersler dinlenebilir, ihtiyaçlarınızı alabildiğiniz gerçek alışverişler yapılabilir ve hatta gündem takip edilebilir. Bir tuş ile dünyanın diğer ucundan haber alınabilir. Uygulamaların bu yönleri hayatı kolaylaştırması, kısa öz bilgiye ulaşılması, bazen de eğlenceli olması konusunda yaşama renk katar ve geliştiricidir. Kullanıcılar seçici davranarak güvenilir ve kaliteli bilgiye ulaştığında beslenecek ve gelişecektir. Yazar Sevgi Keleş burada önemli olanın sosyal medyayı kullanıcılara hizmet edecek şekilde kullanmak olduğunu vurguluyor. Kişiler sosyal medyaya emek, vakit ayırarak hizmet ediyorlarsa ve bunun kontrolü elden çıktıysa orada özdenetim gereklidir. Paylaşılan içeriklerin güvenliğe tehdit oluşturmayacak ve gerçek duyguları yansıtacak şekilde özenle seçilmesi gerekiyor.
Teknoloji çağına ayak uydururken ölçülü ve dengede olmak; sevdiklerinizle ya da ortak noktanızın olduğu kişilerle bağlantı kurmak, güncel konuları takip etmek kişisel gelişim için katkı olacaktır. Her şeyde olduğu gibi burada da ölçülü davranmak ancak bilinçli seçimler ile olabilecektir.