Atasözlerimizi hep duyarız biliriz ancak nedense, yaşadığımıź bir olayla özleşene dek üzerinde pek düşünmeyiz. Ama ne zaman ki yaşadıklarımız bize atasözlerini hatırlatır düşününce anlamlarını daha iyi kavrarız.
Hani "doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar " yada "meyve veren ağaç taşlanır". derler doğru dürüst olmanım , üreten olmanın çoğu kez takdir göreceğine tam tersi karşılık bulduğu dönemler olmuş ve bu durumu yaşayanlar için en önemli nokta şu, ne ilkiz ne de son , yani bu durumu önceden yaşayanlar olmuş ve yaşayacaklar da olacaktır.Bunun bilincinde olmak kişiyi güçlü kılar.
Bu sebeple biz ne olursa olsun hedeflerimizden şaşmamalıyız , konumumuza göre etrafımızda olanlara da çok güvenmemeliyiz .Çünkü "ye kürküm ye" dönemlerini sevenler böyle dönemler de çoğalırlar.Bu dönemler esas ve eski dostlar asla unutulmamalıdır. Ama tabi yeni çevrelerin getireceği artılarda olabilir.Bunları da es geçmemek gerekir.
Yeni bir işe başlarsan tabi o işle ilgili gereken tüm hazırlıkları eksiksiz yapmak gerekir .Her binanın temeli nasıl sağlam olmalıysa yeni başlayan bir işin de temeli sağlam ve güzel olmalıdır.Çünkü ne demişler "Çanakta balın olsun, Yemen'den arı gelir" ,Güzel malı olan kimse, müşteri bulma kaygısı çekmez. Reklam yapmasa bile en uzak yerlerden istekliler çıkar. Yani önce sunacağın ürünün kalitesine güvenmek lazım sonra da kontrolü elinde tutmak .Çünkü ne demişler "Çatal kazık yere batmaz" birden çok kimsenin söz sahibi olduğu iş yürümez. Bir yerde herkes patronsa o yerde hiçbir şekilde yol alamazsın. Çünkü "Eğreti ata (el atına) binen tez iner" Başkasının malına, yetkisine ve gücüne güvenerek iş yapan yarı yolda kalır. Çünkü kısa bir süre sonra bunları asıl sahibine iade etmek zorunda kalacaktır. Ama yılmaz üretir çalışırsan emek ergeç karşılık bulur. "Ekmeden biçilmez" verim alınmak isteniyorsa mutlaka emek ve çaba harcanmalı; para yatırılmalıdır.
Sen tüm bunları bilirsin söylersin, ama karşı taraf yine de anlamazsa yine bir âtasözü devreye girer "Gafile kelâm, nafile kelâm"çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın kimseye ne söylense kar etmez. O, bildiği gibi hareket eder. Dolayısıyla ona söylenecek her söz boşa gider. Ama anlamayan dinlemeyen insana da fazla söze gerek kalmaz. Sonuçta her iş emek kadar yatırım da ister yani "hamama giren terler" Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını göze almalıdır. O bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabul etmiştir.
Eğer siz emek verip çaba harcadım ama karşılığını alamıyorum diye de düşünmeyin.Çünkü asla "Hak yerde kalmaz" Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez. Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir . Böyle bir durumda bilin ki sorun siz de değildir çünkü "Altının kıymetini sarraf bilir; Kıymetli bir şeyin değerini ancak ondan anlayan takdir eder."