Mehmet ÖZDOĞRU - İzmir Ticaret Borsası (İTB) ve Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi işbirliği ile yürütülen Türk Tarımının Global Entegrasyonu ve Tarım 4.0 Projesi Kapanış Toplantısı, İzmir Ticaret Borsası Yeni Meclis Salonu’nda yapıldı. Tarım 4.0 sonuç raporunun da açıklandığı toplantıya, Prof. Dr. Fatih Saygılı, Prof. Dr. Ayten Ayşe Kaya, Dr. Öğr. Üyesi Elif Tunalı Çalışkan, Araş. Gör. Özge Erdölek Kozal ve ION Akademi’den Ali Rıza Ersoy katıldı.
Toplantının açılışında konuşan İzmir Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Işınsu Kestelli, açıklanan ‘Tarım 4.0 Raporu’ ile sektör adına yepyeni bir sayfa açtıklarını belirterek, “Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Tarım 4.0’ın sektöre sağlayacağı faydaları ana başlıklarıyla özetlememiz gerekirse, bunları “verimlilik, etkinlik, hız, sürdürülebilirlik, gıda güvenliği, rekabet gücü” olarak sıralayabiliriz. İyi de, biz insanlar tüm bunları neden istiyoruz? Amacımız sadece daha fazla kazanç sağlamak mı? Tabii ki değil. İşin insani boyutu, maddi boyutunun çok ama çok ötesinde. Dünyamızın şu anki güncel nüfusu 7,6 milyar ve bu nüfus içinde halen 830 milyon insan açlık çekiyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya nüfusu 2050’de 9,8 milyara, yüzyılın sonunda ise 11,2 milyara ulaşacak. Önümüzdeki 30 yılda, en düşük tahminle bugünkünden yüzde 70 daha fazla tarımsal üretim yapmak zorundayız. Peki, bir yanda iklim değişikliği tarımsal üretimin yaygın olduğu coğrafyaları bu kadar hızlı bir şekilde ve olumsuz anlamda etkilerken, su kaynakları her geçen gün tükenirken, toprak varlığımız erozyona uğrarken; verimli topraklar, nüfusu artan kentler tarafından yutulurken bunu nasıl başaracağız? İşte, bunun yolu Tarım 4.0’dan, yani akıllı tarımdan geçiyor” dedi.
Yeni dönemde kendilerine düşen iki ayrı sorumluluk olduğunu ifade eden Kestelli, “İlki: Tarımda teknoloji kullanımında bizden ileri konumda olan ülkelerle aramızdaki farkı kapatmak. İkincisi ise; sahip olduğumuz doğal zenginliklerimizle teknolojiyi birleştirerek rakiplerimizi birer birer geçmek. İşimizin hiç de kolay olmadığını daha iyi ortaya koymak için, raporda da detayları yer alan Hollanda ile Türkiye arasındaki bazı farklara değineceğim: Hollanda, Türkiye yüzölçümünün 20’de 1’i kadar toprağa sahip. Ekilebilir alanı da yaklaşık olarak bizim 20’de 1’imiz kadar. Nüfusu ancak 5’te 1’imiz oranında. Nüfusunun sadece yüzde 2,3’ü tarımda istihdam ediliyor. Bizde ise bu oran yüzde 19’un üzerinde. Aynı Hollanda, bizim 5 katımızdan fazla tarımsal ürün ihracatı gerçekleştiriyor. Bu başarının altında teknoloji kullanımı var, üniversite-üretici-sanayi üçgeninin doğru kurulmuş olması var, aralıksız olarak eğitime ve ARGE çalışmalarına kaynak aktarımı var. Ancak aradaki bu büyük fark, hiç kimsenin gözünü korkutmasın. Zaten bugün yola çıkıp yarın Hollanda’yı geçmek gibi bir hedefimiz de yok. Tek amacımız gerçekçi bir yol haritası çizerek bu yolda disiplinli bir şekilde mesafe kat edilmesini sağlamak; buna öncülük ve rehberlik etmek. Eğri gemi ile doğru sefere çıkılamayacağını gayet iyi biliyoruz ve biz bugün, doğru gemiyi denize indiriyoruz” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Fatih Saygılı ise, Tarım 4.0’ın sonuç raporunu açıkladığı konuşmasında, söz konusu proje ile Türk tarım sektörünün bir fotoğrafını çektiklerini söyledi. Mevcut sorunları saptayıp, sürece entegrasyonunda neler yapılabiliri bulmaya çalıştıklarını söyleyen Saygılı, “Bu temel yapısal sorunlar neler dediğimiz de: Teknolojik dönüşümde öncelikle yapısal sorun olarak karşımıza çıkan üreticimizin profili; yani üreticilerin profili bu teknolojiye dönüşüme uygun değil, arazilerin küçük ölçekli olması nedeniyle teknoloji kullanımının maliyetli olması. Tarımsal alt yapının, örgütlenmenin, kooperatifleşmenin yetersiz olması ve eko sistemi oluşturan aktörler arasındaki iletişim ve iş birliğinin kanallarının yeterince gelişmemiş olması ve tarım teknolojilerine yapılan devlet yatırımının mevcut ihtiyaçları karşılayamaması gibi sorunları tespit ettik. Üretici profili neden uygun değil tekrar bakarsak; karşımıza yaş ortalamasının yüksek olduğu çıkıyor. Dolayısıyla yaş ortalaması büyüdükçe teknolojinin gerekliliğine ilişkin çiftçilerde algı tam yerleşmediğinden ve haklı olarak yeniliklerin çok maliyetli olduğunu düşündüklerinden bakış açıları olumsuzlaşıyor. Anket bulguları da bunu doğruluyor. Ne yapılabilir derseniz öncelikle bu algıyı değiştirmek için örneğin yeni nesil eğitimli çiftçi profilinin oluşturulmasında devlete çok büyük bir rol düşüyor. Tarım- teknik okulları, tarım meslek liseleri ve yüksekokullar kurularak bu alanda uzmanlaşmış iş gücünün yetiştirilmesi sağlanabilir” ifadelerini kullandı.
Diğer bir sorunun da düşük teknoloji olduğunu gördüklerini ifade eden Prof. Dr. Saygılı, “Hem Türkiye’nin ihracatının yapısı hem de anket bulguları aslında çiftçilerin teknolojiye erişimleri konusundaki problemler ile birlikte ele alındığında Türkiye’de üretimde otomasyonun sağlanması ve yüksek katma değer içeren teknoloji içerikli ürünler üretilebilmesinin önünde bazı kısıtlamalar vardır. Bunlar da Ar-ge harcamaları ile sınırlı Türkiye’de gayri safi yurt içi hasıladan ar-geye ayrılan pay halen yüzde 1’in altında, yine ticari teşebbüslerde tarım, ormancılık ve balıkçılığa ayrılan ar-ge harcamaları; toplam ar-ge harcamaları içerisinde Türkiye binde 23’lerde Hollanda’ya baktığımızda toplam ar-ge harcamalarının yüzde 2,8 olduğunu görüyoruz. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarına ayrılan pay arttırılmalı ve bu sektörle seçicilik ile yapılmalıdır. Yani tarıma dayalı sanayiye yönelik Ar-Ge faaliyetlere destek sağlanması ve bu alanda uzmanlaşmayı sağlayarak verimlilik artırılabilir” dedi.
Tarımda ithal girdi bağımlılığının çok fazla olduğunu ve tarımsal alet ile makine ithalat giderlerinin yüksek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Saygılı, teknolojinin tarımda kullanılması kapsamında pilot uygulamalar gerçekleştirilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Saygılı, “Bunun yanında diğer bir konu da teşvik politikaları; yapılan destekler neden üretimi teşvik etmiyor? Buna ilişkin çiftçiler şöyle söylüyor: Yatırım teşvik sistemi üreticinin o ihtiyaçlarına cevap veremiyor. Ya da teşviklere erişimde birtakım bürokratik zorluklar ve bunlara ilişkin bilgi akışı yeterli değil. O halde devlet desteklerinin sektörün ihtiyaçlarını gözeterek ve tarım 4.0 uygulamalarını kapsayacak biçimde revize etmesi lazım. Bunun yasal çerçevesinin oluşturulması ve bürokrasinin azaltılması, bilgiye daha kolay erişilmesi gerekir” diye konuştu.