Türkiye siyaset tarihine girdiği günden beri girdiği hiçbir seçimden genel anlamda kaybetmeden zaferle çıkan AK Parti, önümüzdeki Eylül ayının ortasında veya sonunda buna AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan karar verecek, olağanüstü büyük kongresini yapacak.
AK Parti’nin siyasi tarihinde de ilk defa il veya ilçe kongreleri yapılmadan, delege değişimi yapılmada var olan delegelerle AK Parti’nin yönetim kadrosu, yürütme kadrosu ve diğer idari kadroları için seçim yapılacak.
AK Parti’ni siyasi tarihinde bugüne kadar yapılmayan bir şeyin yapılacağını herkes biliyor da, neden böyle yapıldığına dair kimse yüksek sesle konuşmaya cesaret edemiyor.
Neden tabandan değil da, tavandan seçim ve değişime gidiliyor bu konuya hiç değinen yok
Bazı nedenlerini sayayım!
Birincisi AK Parti, 21 yıllık siyasi hayatından her zaman tabandaki değişiklikleri önce yaparak, tabandan gelen sesi ve reyi görerek tavanda değişiklikleri gitti.
Bu değişiklikler AK Parti’nin çalışmasından çok zaman geçtikçe iyi şekilde çalışamamasının sancılarını da vermeye başladı.
En son Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmasının bana göre en büyük nedeni de.
Tabanın taban olamaması değil tavanın hareketsizliği, etkisizliği ve tabanı hareket ettirememesi.
AK Parti her dönemde siyasete, yönetimine ve devletin yürütmesine yeni isimle kazandırarak, seçmenin gözünden aynı AK Parti ama yenilenmiş, değişmiş, güçlenmiş ve daha da hareketli bir parti olduğu imajını vermeye çalıştı ve başardı da.
Her seçimde seçmenin AK Parti’ye oy vermesi için bir neden yaratıldı ve o nedene bağlı olarak da her seçimden zaferle çıkıldı.
AK Parti’de olağanüstü kongre kararının il ve ilçe kongreleri öncesinde yapılması ve hatta il ve ilçe kongrelerinin Yerel Seçimler’den sonraya bırakılması ve hatta Yerel Seçimler sonunda yapılacak il ve ilçe kongrelerinden hemen sonra yeniden bu sefer olağan kongreye gidilmesinin altında yatan temel neden değişimin önünü açmak, AK Parti’nin siyaseten Erdoğan’dan sonraki halini oluşturmak.
21 yıldır ülkeyi yöneten bir parti olan AK Parti, tuttuğu seçmen tansiyonunu, tuttuğu siyasi atmosferi, tuttuğu iktidarı tek kişi (Recep Tayyip Erdoğan) bağlamından çıkartmaya hedefliyor.
Seçmen, her seçimde iktidar yaptığı AK Parti’yi bir siyasi parti olmanın ötesinde bir davanın partisi olduğu fikrini kabul etmiş, beğenmiş ve onaylamıştır.
Bir dönemin iktidarı olan Adalet Partisi’nin Süleyman Demirel’i kaybetmesiyle, bir dönemin iktidarı olan Anavatan Partisi’nin Turgut Özal’ı kaybetmesiyle başlayan kötü süreci AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ı siyasetin içinde olmamasıyla başlayan kaybetme süreci olmaktan çıkartmak istiyor.
Hatta ve hatta diyebilirim ki AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olamayacağı 2028 yılı için kendi içinden bir lider oluşturmaya, yetiştirmeye ve çıkartmaya çalışıyor.
Bunu isteyen de, bu yola dair kararlar alan ve uygulanmasını isteyen de bizzat AK Parti Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Bütün siyasi partilerin, 2028 yılında Cumhurbaşkanı adayı olamayacak olan Erdoğan’ın yokluğunda siyasi öngörüleri ve hedefleri olması gibi.
AK Parti’nin tabandan değil de tavandan değişikliğe gitmesinin en büyük nedeni de tam olarak bu.
AK Parti’nin olağanüstü kongresinden çıkacak olan yeni yönetim kadrosu, önce yerel seçimlerden çıkacak, sonra il ve ilçe kongrelerini yapıp, partinin yeni delege sistemini oluşturacak ve en sonunda kendisini tabandan, tavana doğru düzenleme yaparak 2028’e doğru yol alacak.
Siyaseten 21 yıldır iktidar olmayı sadece seçim zaferleriyle anlatmak bazı şeyleri görmemezlikten gelmekten başka bir şey değildir.
Bu uzun süreçte ama tabandan, ama tavandan partiye girmiş, partinin içerisinde olmuş ama AK Parti’li olmayı kendisine çıkar, kendisine koruma, kendisine mevzi ve hatta kendisine zühul görmüşlerin demokrasi çarkı içinde ayrıştırılması da ancak bu yolla olabilir.
Eylül’deki olağanüstü kongre hem AK Parti için, hem de Türkiye’nin siyasi hayatı için çok ama çok önemlidir.
Vesselam!