Merhaba Sevgili Medya Ege okuyucuları. Bugün sizlerle ilişkiler üzerine konuşmaya devam edelim istiyorum. Biliyoruz ki ilişkiler hepimizin ortak sorunlarından biri. Gelin o zaman önce size yapılan bir çalışmadan bahsedeyim. Gidip bir çölden yüz tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Başka toraklardan da yüz tane siyah karınca toplayın. Ve bunları alın aynı kavanozun içine bırakın. İlk başta hiçbir şey olmaz. Daha sonra kavanozu elinize alın, şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirini öldürmek için savaştığı bir kaos ortamı gözlemlersiniz. Kırmızı karınca bunu yapan düşmanın siyah karınca olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu karmaşanın nedenini kırmızı karıncalara bağlar. Oysa bu karmaşanın asıl nedeni bildiğiniz üzere sizin ellerinizdir.
O nedenle eşinizle, sevgilinizle bir sıkıntı yaşadığınızda önce düşünün bakalım: Bu kavanozu sallayan kim? Bu sorunun cevabı bizi büyük bir farkındalığa götürecektir diye düşünüyorum Çünkü bugünün dünyasında, istersek kendimize kaos ortamı yaratacak pek çok sebep bulabiliriz. İlişkimizdeki sıkıntılar dış etkenlerden mi kaynaklı yoksa kendi iç dinamiklerimizden mi? Önce buna karar verelim.
Kavanoz dış etkenlerden sallanmıyorsa kendi dinamiklerimiz içinde sıkıntıları halletmek bizim için daha kolay hale gelecektir. Peki o zaman neler bize sıkıntı yaratabilir? Öncelikle hep üstünde durduğumuz unsur iletişimdir. İletişim bir ilişkinin bel kemiğidir. Bunda eksiklik varsa çiftler birbirlerini duyma noktasında zorluk yaşarlar. Duyulmayan her bir unsur anlam yaratmada sıkıntıya sebep olur. Anlam yaratamıyorsak da algı sorunları ciddi anlamda bir çıkmaz yol yaratır ilişkide.
İkinci maddemiz birlikte geçirilen vaktin azlığıdır. Çünkü bir ilişkide çiftler birbirlerine az vakit ayırıyorsa kişilerin arasına mesafe girmesi kaçınılmazdır. Mesafeler ise iletişim eksikliğini daha çok hissettirir. Böyle bir durumda kendimizi ilişki içinde yalnız hissetmemiz kaçınılmazdır.
Bir ilişkide ortak hedefler var mı, ona da bakmamız gerekir. Kendi hedeflerimizin yanında ortak hedefler yaratma enerjimiz, ilişkide aidiyeti güçlendirir. İlişkiyi sorgulama zahmetinden de kurtarır bizi. O zaman birlikte gerçekleştirebileceğimiz ne çok unsur oluşturursak o kadar iyidir.
Değinmemiz gereken başka bir madde de ihtiyaçlarımızdır. Partneriniz ihtiyaçlarınızı karşılama noktasında ne kadar duyarlı? Karşılıklı ihtiyaçlar ne kadar karşılanıyor? Bunları da göz önüne almamız gerekir. Ancak burada dikkat etmemiz gereken en önemli şey, isteklerimizi dile getirmektir. Özelikle kadınların burada tuzakçı bir kişilik sergilediklerini görüyoruz. İsteklerini söylemeyip karşı tarafın düşünmesini isterler. Zamanı geçince de bunu eleştiri olarak sunarlar. Şunu unutmayalım, erkekler farklı bir yapıya sahiptir. Bazen karşı taraftan isteklerini dile getirmelerini isterler. Dile getirmek bizden bir şey eksiltmez tam tersine isteklerimizi dile getirmek bizim alanımızı güçlendirir diye düşünüyorum.
Gelelim dış etkenlere. Herkesin bir ilişkinin nasıl yaşanması gerektiğine dair birçok fikri vardır. Çoğu doğrudur da. Ancak her ilişkinin ayrı bir dinamiğe sahip olduğunu unutmamalıyız. Her ilişki kendine özeldir ve yukarıda saydığımız maddeler, bir bizde sıkıntı yaratmıyorsa o zaman kavanozu sallayanın ne olduğuna iyi bakmamız gerekir. Bazen bu sosyal medyada allanıp pullanmış gösterişli ilişkiler olarak sunulanlardır bazen de çevremizde pusuya yatmış ve sizi kalıplara sokmaya çalışan büyük bir çevredir. İlişkimizi kim için yaşayacağız? Karar vermemiz gerekenin bu olduğuna inanıyorum. Dinamiklerimizi yaratamazsak başkaları bizim ilişkimizin dinamiklerini yaratacaktır.
Can Yücel ne güzel demiş sevgili dostlar: ‘’Yaşayın gitsin işte…’’ diye bitirir şiirini. Bence de öyle. Kimsenin kavanozunuzu sallamasına izin vermeyin. Güzel ilişkiler yaşayabileceğimiz uzun yıllar diliyorum herkese.