Daha annemin sıcaklığına , sütüne bile doyamadan , minicik bir bebektim, koparıp aldılar beni ...
Nereye gittiğimi bilmiyordum ama çok korkuyordum .
Sonra bir dükkana götürdüler ve zorla sığdığım minicik bir camın içine hapsettiler .
Çok üşüyordum , acıkıyordum.
Güzel görünsün diye önüme ne yiyecek , ne içecek koyuyorlardı bütün gün.
Her geçen" ay canım "diye seviyordu , ben annemin hasreti ile yapayalnız acı çekerken ....
Sonra bir gün çocuklu bir aile satın aldı beni .
O an sevinmiştim aslında buradan kurtuluyorum diye .
Bilmiyordum beni daha büyük acıların, zorlukların beklediğini .
Satın alındıktan sonra ilk günler ve aylar herşey çok güzeldi .
Beni çok seviyorlar , okşuyorlar , birlikte oyunlar oynuyorlardı . Karnım tok ve sıcak bir yuvam vardı . Ben büyüdükçe , tabi sorumluluklar da artıyor . Aşılarım , ilaçlarım , büyüdükçe uzayan ve dökülen tüylerim . Benim tüylerimi hep Bebekken nasılsa öyle kalacak sanıyorlardı sanırım . Bütün gün evde annem "bıktım şu hayvanın tüylerinden , çekil şuradan bakayım pis şey "demeye başladı . Beni kucağında yatıran cocuklar ben büyüyünce artık hiç mi hiç sevmez oldular . Koca evde istenmiyordum artık , yapayalnız kalmıştım . Hatta karnımın doyduğuna artık dua eder olmuştum ki o konuşmaları duydum . " Yeter artık , bunun pisliği ,tüyü ile uğraşamam , yarın erkenden barınağa götürüp bırakalım şunu , kurtulalım "demişlerdi . O an bütün dünyam yıkılmıştı . Aklım bir türlü almıyordu , inanamıyordum , canım gibi sevdiğim ailemin beni bırakacağına , ayrılabilecegine .... İçim çok acıyordu .
Sevgi kalıcı bir duygu değil midir ? Nasıl böylesine değişip , sönebiliyor diye düşünüp , empati yapsam da olmuyordu .
Ama şunu biliyordum ki bir köpek bakmak da , bir çocuk bakmak da aynı şey , evlat edinmek veya köpek sahiplenmek de aynı şey .
Aynı sevgi ve sorumluluğu istiyor .
Çünkü hepimizin ruhu, canı var ve aynı şekilde yaratıldı .
Farkımız ben konuşamıyorum ve mantığım yok .
Onun yerine fazlasıyla duygularım var .
Sabah olur olmaz beni barınağa götürüp bırakmışlardı . Giderken bir kez olsun arkalarına dahi dönüp bakmadılar . Beni , içinde bir palet dahi olmayan betondan bir padoğa kapatmışlardı . Her yer beton ve buz gibiydi . Çok üşüyordum , karnım ölmeyecek kadar doyuyordu ve yapayalnız kalmıştım . Artık tüylerim tertemiz de değildi . Öyle kirlenmiştim ki , ziyarete gelenler ilk günkü gibi bile dönüp bakmıyorlardı bana . Herseyden önemlisi neydi biliyor musunuz ???
Canım çok acıyordu . Terk edilmenin acısı yüreğimi öyle yakıyordu ki , hiçbir şey bu kadar dokunmuyordu aslında . Benim bir adım yok artık , sahibim de yok .
Yıllardır barınakta , demir kafeslerin ardında, bazen yapmacık , bazen de gerçekten sevgi dolu insanların geliş, geçişini izliyorum . Koşmayı artık unuttum , sevilmek zaten bir hayal . Aslında barınakta hala yaşadığım için , o da ilk aşılarım olduğu için şanslıyım bile , diğerlerine göre ....
İçimde hep bir umut var hala . Bir gün , evet birgün , beni çok sevip , asla ömrünün sonuna kadar terk etmeyecek bir aile gelip , sahipecek beni . Buradan kurtaracak . Buna inanıyor , bu hayal ile yaşıyorum .
Unutmayın ; terk edilmek her canlıya , aynı acıyı verir.