Hayatın balkonunda oturuyorum.
Seyrediyorum ömrümden geleni geçeni;
Olanı, biteni
Olamayanı, bitemeyeni.
Böyle değildim ben!
Akıp giderken zaman, duran bir saatin sarkacında asılı kaldım.
Seyir defterimi karıştırıyorum, kurumuş çiçeklerimin arasında.
İlk defa balkonumun köşesinde biriken su birikintiside görmüştüm aklaşan saçlarımı.
' Terzisi acılar olana, hüznü yakıştırırmış hayat.'
Diye düşünürken, cebimden çıkartıyorum yıllardır sakladığım taşı.
Küçücük bir taşın ağırlığı altında ezildim durdum yıllarca da kimse görmedi.
Rehin alınan mutluluğum için ödediğim hiçbir bedel geri almama yetmedi.
İşte bu yüzden hayat bende bu taş kadardı.
İçimde, çırpına çırpına ölürken hatırlar.
Küçük geliyor artık kaygılarımı ektiğim saksılar.
Öyle büyümüşler ki manzaramı kapatıyor dalları.
Böyle değildim ki ben
Ne doğan, ne de batan günden yok bir beklentim
Duvarda çiviyle asılı kalan bir takvim yaprağı gibiyim
Öldürseler bile farketmeyeceğim