“Bizim zamanımızda…” diye başlanan cümleler gibi giriş yapacağım bu haftaki yazıma.
90 lı yılların başında dünyaya geldim ben. Öğrenciliğin çok değerli olduğu, hayatımızın geri kalanında rahat yaşamak için derslerimize çalışmamız gerektiği öğretilerek büyütülen neslin içindenim.
“Ben okuyamadım, sen oku” cümlesi. O dönemin çocuklarının en çok duyduğu cümle olabilir. Bu sebeple biz küçükken “Büyüyünce ne olacaksın?” dediklerinde. Bilginin gerekli olduğu meslekleri söylerdik. Öğretmen, doktor, hemşire… Gerçekten derslerinde başarılı olanların sahip olacağı bu mesleklerin, maaşı, sigortası, hafta sonu izni vardı. İşçi bir ailede büyüyen çocuklar için memur olmak çok kıymetlidir.
Sonraları “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusunun cevapları değişmeye başladı. Oyunculuk, moda, dans, şarkıcılık yarışmalarının popüler olduğu dönemlerde. “Sanatçı, oyuncu, modacı …” eklendi meslek cevaplarına.
Şimdi ise genel olarak çocuklar “Fenomen” olmak istiyor. Akademik eğitimini tamamlamış, işsizlikle savaşan ya da karın tokluğuna mesleğini yapmaya çalışan, okumuş anne- babalarının aksine “kolay yoldan zengin” olmak istiyorlar. Çünkü bu günlerde tek bir video ile meşhur olup, sonrasında reklamlarla hayatını sürdüren yüzlerce insan var.
Genellemeler çoğunlukla hata olur. Bu sebeple hepsi demeyeceğim ama çoğunun zihnen, bedenen hiç bir şey üretmediği, sadece saçma sapan videolarla para kazandıkları bu dünya çocuklara cazip geliyor.
Ne kadar akıllı olduğu, kültürlü olduğu, kendini ne kadar geliştirdiği hiç önemli değil. Bu dijital alanda önemli olan, ne giydiği, nereyi gezdiği, tanınmış olmak, kaç beğeni aldığı, kaç izlenmeye ulaştığı...
İşte onlarda kendilerini bu dünyada var etmek için uygulamalar kullanıyorlar. Çocukların yaş olarak neredeyse ilkokulun başlarında kullanmaya başladığı uygulamaların en yaygını olarak aklımıza “tik tok” geliyor.
Sırf izlenmek uğruna kendilerine, arkadaşlarına, hayvanlara, eşyalarına zarar verebiliyor bu çocuklar. Takip ettiği fenomen çocuk, annesini sevmediği için annesine kötü davranmaya başlıyor. Sırf akıma uymak için kendine elektrik veriyor ve yayın esnasında ölüyor. Cinsel içerikli videolara maruz kalıyor, sonra daha tam olarak kavrayamadığı bedeniyle yine cinsel olduğunu bile anlamadığı videolar çekiyor. Çocuklar böyle platformlarda istismara uğruyor.
Video izleyen ya da çeken ailelerin söylediği, “Çocuk ne yapsın? Canı sıkılıyor, kendini eğlendiriyor.” dan çok daha fazlası gizli burada. Geçtiğimiz okul döneminin başında “challenge” olarak okullara zarar verme listesi yayınlandı bu programda. Sırayla arkadaşlarının kafalarına vurma “challenge” oldu. Ülke değerlerine, din değerlerine hakaret edilen videolar çekildi sırf gündem olsun diye. Rusya’da 16 yaşında bir çocuk, kız arkadaşını kış günü balkona kilitledi canlı yayında istediler diye ve kız hipotermi geçirip hayatını kaybetti. Bahsettiklerim sadece bedenen aldıkları zararlar. Ruhlarına, kişilik gelişimine, cinsel yönelimine, hayata bakışına nasıl bir teki ettiğini anlatmak istesem sığdıramayabilirim.
Bir çocuk, fenomen oldu diye ona benzemek isteyen yüzlerce çocuk böyle harcanıyor. Okulun, bilginin daha değerli olduğu günler diliyorum hepimiz için. Önce aile olarak bizlerin tehlikeyi fark etmesi gerekiyor. Dışarıdaki kötülüklerden korumaya çalıştığımız çocuklarımız, ceplerindeki bir cihazın kurbanı olmasın.