Hepimiz sabahın ilk ışıklarıyla işimiz, okulumuz ya da, çocuklarımız için yollara düşüyoruz. Kimimiz geceleri direksiyon sallıyor. Bir yerden bir yere uzaklara can ve mal taşıyoruz. Ve hiçbirimizin bu yollarda garantisi yok.
İster yaya olsun, ister sürücü yola çıktığımızda geri dönmemeyi hayal etmeyiz ya da sakat kalmayı. Oysa kapıdan çıktığımız anda hayatımızı riske sokan o kadar çok sebep var ki. Kendi dikkatsizliğimiz dahil, her yaya, bir kedi veya bir köpek, ve her sürücü birer kaza sebebi olabilir.
Uykusuz araç kullanmak, araç kullanırken ya da yürürken telefonla konuşmak, kulaklıkla müzik dinlemek, aracınız yolda bozulduğunda önleminizi almadan arabadan inip yol kenarında beklemek, araçta tartışmak gibi basit gibi görünen bazı olayların sonucu büyük felaketlere sebep olabiliyor.
Yaşamadığımız hiç bir olayın sonuçlarını ve etkilerini bilemiyoruz maalesef. İyiyken veya hayatın normal akışında başımıza kötü bir olayın geleceğini, sakatlık, yaralanma veya ölümle sonuçlanabileceğini düşünemiyoruz.
Sokaklarda hepimiz risk altındayız. Birisinin anlık bir dikkatsizliği bile bizim için bir felakete dönüşebiliyor.
Şehir içi trafiğinde, özellikle taksi sürücülerinin ve otobüslerin, daha da dikkatli ve saygılı araç kullanmaları gerektiğini düşünüyorum. Tabi ki herkes aynı olmaz ama trafik kurallarına uymayan, kendini öncelikli gören o kadar çok sürücü var ki.
Yurtdışında araba kullananlar veya gidenler bilir, trafik kurallarına uymanın ne kadar önemli olduğunu.
Mesela yayalar, Avrupa’da trafikte önceliğine sahip. Eğer yaya geçidi varsa, hemen durmanız gerekiyor. Durmamanız durumunda ya yayalardan büyük tepki görürsünüz, ya da etrafta polis varsa büyük ihtimalle ceza yersiniz. Eğer duramaz ve yayaya çarparak kaza yaparsanız para cezası yanında hapis cezası ile karşı karşıya kalırsınız.
Ülkemizde yılda 7 binin üzerinde kişinin hayatını kaybetmesine, 300 bin vatandaşın yaralanmasına neden olan trafik meselesine çözüm bulabilmek için son zamanlarda yoğun güvenlik önlemlerinin yanı sıra, farkındalığı artırıcı kampanyalar düzenleniyor.
Bu çerçevede Karayolları Trafik Kanunu'nun 74. maddesinde değişiklik de yapıldı. Bu değişiklikle, trafikteki can kayıplarının yüzde 23'ünü oluşturan yayalara yönelik yeni bir adım daha atıldı.
"Yaya Öncelikli Trafik Kanunu" ile artık araç sürücülerinin, görevli veya trafik ışığı bulunmayan ancak işaret veya levhalarla belirlenmiş kavşak giriş ve çıkışlarına, yaya veya okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlaması, buralardan geçen veya geçmek üzere olan yayaya ilk geçiş hakkını vermesi zorunlu hale geldi.
Bu “yaya öncelikli trafik kanunu” farkındalık çalışmaları, basında son zamanlarda oldukça sık ön plana çıkarılmasına rağmen, gözlemlediğim çoğu sürücünün bu kanunu görmezden gelip, direksiyon başında her zaman ben öncelikliyim pozisyonunda olması. Ne okul önlerinde, ne yaya geçitlerinde, ne de yaya geçidi veya ışık olmayan yerlerde yayaya öncelik vermeye niyeti olmayan sürücüleri görünce, ülkemdeki saygı yoksunu kişilerin ne kadar arttığını görüyor ve hayal kırıklığına uğruyorum.
Kurallar hepimizin can sağlığı için var, sadece senin benim değil, hepimizin. Ve saygı bir toplumda yaşamak için kesinlikle olmazsa olmazlardan. Bir yere varmak için 5-10 dk. geç kalmanız size bir şey kaybettirmez ama belki bir hayat kazandırır.