Bu gün kadınların faaliyeti ve özgüveni tarih nedeniyle geçmişle kıyaslarsak çok çok ilerlemiş durumda. Kadınlar kendi hakkını koruyabilir, bunun yanısıra başka kadınların da hakkını talep etmesini sağlayabilecek kadar hak ve hukuklarını geliştirmişler. Sosyal medya üzerinden kadınların feminizme dair köşelerini, yönettikleri sayfaları her gün görüyoruz. Bu XXI asır için geçerliyse, biz geçmişe de bir seyahat etmek istiyoruz. Nereden başlayalım derseniz, Çanakkale savaşında kadınların rolünü hatırlayabiliriz. Evet, 1900 yılının başlarında Çanakkale savaşında Türk kadının maharetini gözardı edemeyiz. Yiğit kelimesi genelde erkekler için kullanılır, ama Türk kadını da yiğittir. Türk erkeklerinin gücüne güç katan yiğit Türk kadınları olmuştur. Tarihe doğru bakarsak Türk kadını en zor savaşlarda bile erkeğini yalnız bırakmamış, Mehmetçiklere daim destek olmuştur. Türk kadınları erkek kıyafeti giyerek ön cebhede erkeklerle beraber düşmana karşı savaşmış, onları Türk topraklarından atmaya çalışmıştır. Bununla ilgili bilgiler Avusturalya arşivlerinde mevcuttur. Hatta 1915 yılında Avusturalya gazetesi olan “The Age” de Türk kadınını anlatan bir yazı yer almaktadır: “Erkek kıyafeti giymiş Türk kadınları cebhede çatışmalara girdi. Bir kısmı cebhede bizimle savaşırken, başka bir kısmı da cebhe gerisinde askerlere mermi ve erzak taşıyarak zafer kazanmalarına yardımcı oldular. Çatışmalarda olan Türk kadınları erkek ismiyle çağırılıyordu”.
Tarihin tozuna gömülmemesi, anılması ve her daim hatırlanması gereken Çanakkale savaşının zaferinde büyük katkısı olan bu Türk kadınlarının soyu ile bu gün kendi hakkını arayan, kendinden zayıflara yardım eli uzatan kadınların kanı aynıdır. Dünyada erkeklerden geri kalmayan, adı onlarla birlikte çekilen Türk kadınları kendi gücünü, cesurluğunu ve yiğitliyini asırlar önce ıspatlamış. Ve bu ıspatın sonucu olarak Türk kadınının geldiği yer, tuttuğu mevki Türk dünyası adına bir gurur ve onurdur. Eğer bugün Türk kadını öğretmen, doktor, mühendis, pilot, millet vekili olabiliyorsa, bu, Çanakkale savaşındaki kadınların bu günkü kadınlara armağanıdır. Bugün bir kadın haksızlığa meydan okumayı beceriyor, bu cesurluğu sergiliyorsa, bu, 1915 yılında “Ahmet” adıyla çağrılarak cebhede çarpışan Mücahide Hatice hanımın Türk kadınına bıraktığı mirastır. Ve bugün feminizm alanında sayfa-sayfa yazılar yazan, köşeler çıkaran kadınların varlığı, 12 yaşlı Nezahat Bayselin Türk kadınına cesurluğun ve yiğitliğin ne olduğunu öğretmesinin tezahürüdür.
Türk kadını şanıyla adını dünyaya kazımış bir erendir. Türk kadını bütün dönemlerde erkeğine destek olmuş, onunla omuz-omuza savaşmış yiğittir. Türk kadını cesurluğunu ıspatlamış, zafer kazanmış Çanakkale savaşının önemli zafercisidir.
Türk kadını Türk erkeğine bir nimettir!