'Türkiye' dünya futbolunun merkezi olma yolunda!

Ali EYCE

Küçük ama emin adımlarla dünya futbolunun merkezi olma yolundayız.

Bunun bir çok nedeni olmakla birlikte şüphesiz ki en büyük nedeni, futbol adına yapılan alt yapı yatırımları ve sporcularımızın bu dalda kendini dünyaya gösterme başarısı göstermeleri.

Basit mantıkla şöyle anlatarak devam edeyim.

Bir mahalle de arkadaşlarınızla birlikte halı saha maç yapmaya karar verdiğinizde, kimlerle oynayacağınızı seçersiniz, rakibin kim olduğuna bağlı olarak maç yapmayı düşünürsünüz, bir de nerede oynayacağınızı düşünerek hareket edersiniz.

Kimlerle oynayacağınızı seçersiniz, çünkü oynayacağınız oyundan keyif almak istersiniz.

Rakibin kim olduğunu düşünürsünüz, çünkü oynayacağınız oyunda galip gelmek bir yana iyi bir mücadele olmasını, heyecan olmasını beklersiniz.

Nerede oynayacağınızı da planlarsınız çünkü futbol oynadığınız yerden kaynaklı başka sorunların başınıza gelmesini istemezsiniz.

Şimdi bu basit mantığı genişleterek düşünelim.

Türkiye’de futbolculardaki teknik, taktik gelişmeler Türk futbolcularının dünya futbol arenasında sıkı takip edilen oyuncular olmasının nedeni oldu.

Beğenilen sporcu yapılarından keyif alan futbol izleyicileri, kişisel olarak takip ettikleri oyuncularımızla birlikte onların oynadığı futbol kulüplerine ve onların milli forma giydiği ülkeye karşı, futbolun temelinden başlayan bir sempati duymaya başladılar.

Örneğin Arda Güler’in maçını izleyen milyonların içinde o kadar ülkenin çocukları, gençleri, futbolcuları ve futbol insanı var ki, bunların bir çoğu Real Madrid maçlarını ve diğer bir çoğu da Türkiye Milli Takımı’nın maçlarını kaçırmadan izliyor, destekliyor ve sosyal medyada beğeni yağmuruna tutuyor.

Barış Alper Yılmaz, Cenk Tosun, Kerem Aktürkoğlu, Hakan Çalhanoğlu, Ferdi Kadıoğlu, Mert Müldür vs. say say bitmiyor bu sporcularımız.

Bunların her birisiyle aynı takımda oynamak, aynı ligde oynamak, aynı futbol organizasyonunda bulunmak isteyen birçok dünya futbolcusu var.

En iyileri kimlerse, neredelerse onlarla oynamanın hem kendilerini geliştireceği, hem de heyecanlı maçlarda oynamanın kazanımının çok olduğu malum bir gerçek.

Türkiye olarak, sporcularımızın bu haklı bireysel başarısının kazanılmasında şüphesiz ki spora yapılan yatırım politikaları var.

Hemen hemen her şehre yapılan büyük stadyumlar, alt yapı tesisleri ve yetişmiş teknik insan gücü, bugün ki bu başarının birer mihenk taşı.

Hatırlayanlar bilir, hatırlamayanlar bilmez ama bilsinler; bu ülkede 20, 30 yıl önce de futbol oynanıyordu.

O dönemde yurt dışında kulüpler veya ülkeler arası maçlar yapıldığında sporcularımızın yetenekleri ve karşı rakibinin oynadığı oyundan daha çok konuştuğumuz şey, başka ülkelerdeki futbola yapılan yatırımlar, sahalar, alt yapılar vs.

Her şeyin içinde olduğu gibi futbolun içinde de kötü şartlarda futbol öğrenen, futbolcu olan ve futbol oynayan gençlerimizin, olumsuz şartlar altında elinden geleni yaptıklarını düşünerek her türlü mağlubiyeti kabul ediyorduk.

Geçtiğimiz hafta EURO24’de Avrupa’nın en iyi 16 ülke takımı arasına girdik.

Dahası da gelebilir.

Dahasının dahası ise Türkiye Milli Takımı’nda oynayan bir çok oyuncumuz, Avrupa’nın dünyada sayılı yeri olan futbol kulüplerinin gözündeki futbolcusu, alınması için mücadele edilmesi gereken futbolcusu haline geldi.

Dahasının, dahasının dahası ne derseniz, bu futbolcularımızın varlığı Türkiye’de kaliteli futbolcu, imkanları olan futbolun olduğunu bütün dünyaya gösterdi.

Dünya’da kendisini kaliteli gören ve futbolunun imkanların çok olduğu yerde göstermek isteyenlerin hedefine de Türkiye girdi.

Bu yapıyla, bu yetiştirme gücüyle, bu yeteneklilerin kendisini dünyaya gösterme haklılığıyla devam edilmesi halinde, emin adımlarla gide gide Avrupa ve Asya’nın birleştiği Türkiye, dünya futbolunun merkezine oturabilir.

Çalışmaya, çalışmaya devam!

Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.