İngiliz gazetesi Independent gazetesinin deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn bugünkü yazısında Musul operasyonu üzerinden Türkiye-Irak ilişkisini analiz etti.
Cockburn'ün Erbil'den gönderdiği yazı gazetede "Musul muharebesi Türkiye ve Irak arasında savaş çıkarabilir", internet sitesinde ise "Irak, Musul'u DAEŞ'den sonra kontrol etmesi gereken Türkiye ile 'savaşa hazır' başlıklarıyla yayımlandı.
Patrick Cockburn'un yazısından dikkat çeken bazı kısımlar şöyle:
"Irak ve Türkiye, Musul ve çevresindeki bölgenin DAEŞ'in ardından kimin kontrolünde olacağı üzerine birbirlerini savaşla tehdit ediyor.
Gerilim, Irak ordusunun doğu Musul'a girmesi ve Şii milislerin Telafer'e ilerlemesi ile artıyor. Türkiye kendisini, DAEŞ'in yenilmesiyle bölgede korumasız kalacak Musul ve Irak'ın kuzeyindeki Sünni Arapların hamisi olarak görüyor.
Musul'u ortadan ikiye bölen Dicle nehrinin doğusunda genellikle iyi eğitimli profesyoneller, doktorlar, mühendisler yaşıyor. Onların içinde DAEŞ sempatizanı sayısı azdır. Bu nedenle kentin doğusunda oturanlar DAEŞ'in, halktan daha fazla destek bulduğu kentin batısına çekilmesini bekliyorlar. Nehrin iki yakasını bağlayan beş köprünün de patlayıcılarla donatıldığını da aktarıyorlar.
Irak hükümeti, Türkiye'nin müdahale olasılığına karşı sert tepki gösterdi, Türkiye ile savaşa girmek istemediklerini ama buna da hazır olduklarını açıkladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise bu açıklamalara yanıt verdi ve 'Eğer gücünüz varsa neden Musul'u teröristlere teslim ettiniz? Neden PKK yıllardır topraklarınızda?' dedi.
İki tarafın birbirine yönelik rahatsızlıkları son dönemde kamuya açık ortamlarda paylaşılıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Ekim'deki konuşmasında Irak Başbakanı Haydar İbadi'ye 'Sen benim muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kalitemde değilsin' dedi. 23 Ekim'de ise Musul'un tarihsel olarak Türkiye'ye ait olduğunu ve bu yüzden kentin geleceğinde rol oynamaları gerektiğini söyledi.
'Şİİ MİLİSLER VE PKK'NIN ÇIKAR ELDE ETMESİ İŞLERİ DEĞİŞTİRİR'
Türkiye'nin Başika'daki 700 askeri ve orada eğittiği 2 bin 500 Sünni Arap, Türkiye'yi bölgede bir oyuncu yapacak güçte değil. Erbil'deki siyasi gözlemciler Türkiye'nin Musul'a asker göndermesini de beklemiyor. Ama bu, Şii milislerin Telafer'e saldırması durumunda değişebilir. PKK'nın Musul etrafındaki gelişmelerden çıkar elde etmesi de Türkiye'yi harekete geçirebilir.
Musul'un düşüşü, başkenti olduğu Ninova bölgesinde muhtemelen bir dizi krize yol açacak. Çünkü burası birbiriyle savaşan mezhepler ve etnik grupların bir mozaiği. Yıllar süren savaşlardan sonra buradaki gruplar birbirine nefret besliyor ve Ezidiler, Kürtler ve Hıristiyanlar hep birlikte Sünni Arap komşularını DAEŞ'in katliamlarına sessiz kalmakla suçluyor. Ninova ovasındaki Sünni Arapların çoğu, DAEŞ'in geri çekilmesinden sonra dönecek Hıristiyan ve Şabak azınlık gruplarının intikamından korktuğu için Musul'a kaçtı.
Bir kısmı DAEŞ'i destekleyip diğerleri karşı çıkan mezhepsel ve etnik gruplar birbirinden intikam almaya başladı bile. Uluslararası Af Örgütü, Musul operasyonunda yer alan Irak hükümeti yanlısı Sünni milislerin 'özgürleştirdikleri' bölgelerde erkeklere ve oğlanlara intikam saldırıları düzenlediğini söylüyor. Örgütün konuştuğu yerel yetkililer ve görgü tanıkları Musul'daki Sabavi aşiretinden savaşçıların, sivilleri yasadışı olarak gözaltına aldığını, metal sopalarla dövdüğünü, elektrik verdiğini, kafese attığını aktarıyor. Musul'u ve çevresindeki köylerle kasabaları terk etmek zorunda kalan pek çok insan güvenlik sağlanana kadar evlerine dönmeyeceğini söylüyor ve bu çok zaman alacak."
ABD'nin başını çektiği koalisyonun desteklediği büyük Musul operasyonu, 17 Ekim'de başlamıştı. Irak ordusu, peşmerge, Şii milisler Haşdi Şabi ve aşiret güçlerinin yer aldığı birlikler, kenti DAEŞ'den kurtarmak için çatışıyor.