Türkiye'de, yunus ve balinalar tehdit altında

Türkiye sularında yaşayan 11 balina ve yunus türü, aşırı kirlilik, plastik atıklar ve avlanma nedeniyle büyük risk altında.

Deniz ekosisteminin sağlığına ilişkin en önemli göstergelerinden yunus ve balinalar, Türkiye’deki aşırı avcılık ve plastik kirliliği gibi tehditler nedeniyle çoklu baskı altında.

Yeşil Gazete'nin aktardığına göre İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Arda Tonay, Türkiye’deki denizlerde uzun balina, kaşalot balinası, gagalı balina, grampus, afalina, çizgili yunus, tırtak ve mutur olmak üzere sekiz yunus ve balina olduğu bilgisini verdi.

“Bunlara ek olarak şimdiye kadar Türkiye denizlerini ziyaret eden üç setase (dişli ve dişsiz yunus ve balinaların tümüne verilen ad) türü kaydedildiğini belirten Tonay, “Bunlar; mink balinası, yalancı katil balina ve kambur yunustur. Yani Türkiye denizlerinde 11 türün varlığından söz edilebilir” dedi.

İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi’nde tırtak, mutur ve afalina olmak üzere üç tür bulunduğunu söyleyen Tonay, bu hayvanlara ilişkin çalışmalarını şöyle anlattı:

‘İYİ HABERLERİMİZ YOK’

“2018’de Akdeniz‘de, 2019’da Karadeniz‘de; sekiz uçak, altı gemi ve 26 ülkeden 100 bilim insanıyla Karadeniz, Akdeniz ve Mücavir Atlantik Bölgesi’nde Yaşayan Setase Türlerinin Korunması Anlaşması (ACCOBAMS) Survey Initiative (ASI) oluşumu sayesinde balina ve yunusları saydık. Çok azı hakkında iyi gelişmeler varken, çoğu hakkında iyi şeyler söyleyemeyiz. Akdeniz’in en büyük, dünyanın ise en büyük ikinci balinası olan uzun balinanın buradaki ergin birey popülasyonu 1700 ve bu türün nesli tehlike altında. Geçen haftalarda Kıbrıs‘ta toplu halde karaya vuran gagalı balinaların Akdeniz popülasyonu yaklaşık 6 bin ve gittikçe azalma trendinde. Karadeniz’deki havzanın en küçük türü, boyu en fazla 1,5 metre olan muturların ise 100-250 bin adet olduğu tahmin ediliyor.”

Yapılan akademik çalışmalarla Karadeniz’de tesadüfi ağa yakalanarak ölen muturların hesaplandığını anlatan Tonay şunları söyledi: “Sadece Türkiye’nin Batı Karadeniz kıyılarında yılda yaklaşık 2 bin mutur ölüyor. Bütün Karadeniz’de yaklaşık 12 ile 16 bin bireyin her yıl öldüğü tahmin ediliyor. Bunlar sadece dip uzatma ağlarıyla yapılan avcılıkta tesadüfen ağa yakalanarak ölenler. Bütün dünyada muturlar ne yazık ki dip uzatma ağlarında ölüyorlar.”

‘EKOSİSTEMİN SAĞLIĞI KONUSUNDA GÖSTERGE TÜRLER’

Denizlerdeki besin zincirinin en üst basamağını temsil eden balina ve yunusların ekosistemin sağlığı konusunda gösterge türler olduğunu aktaran Tonay, “Bir yerde bir balina ve yunus varsa orada ekosistem kabul edilebilir seviyede iyi demektir, kirlilik ya da akut bir durum olursa bölgeyi terk ederler, azalmaları ise sisteme zarar verir” dedi.

Tonay, şu değerlendirmelerde bulundu: “Kaşalot balinaları veya gagalı balinalar derin dalış yapabilen, 2-3 bin metreye inebilen ve derinlerde yaşayan kalamarlarla beslenen hayvanlardır. Yüzeye nefes almaya çıktıklarında dışkıladıkları zaman, bunu, fitoplanktonlar kullanıyor ve fotosentez yapıyorlar. Soluduğumuz havanın yüzde 50’si fitoplanktonlardan geliyor. Sistem en büyüğünden en küçüğüne kadar bir denklem halinde çalışıyor, oradan herhangi bir şeyi çekmemiz sistemin çökmesine, bozulmasına yol açacak.”

"KARADENİZ’DE TEK BİR KORUMA ALANI BİLE YOK"

Türleri tehdit eden baskı unsurlarının başında balıkçılık faaliyetlerinin geldiğini vurgulayan Tonay, özellikle balık ağlarını fark edemeyen küçük türlerin tesadüfen ağlara yakalandığına dikkati çekti.

Aşırı balıkçılıkla birlikte kirliliğin hayvanların bağışıklık sisteminde çökmelere neden oluyor ve hayvanlar hastalanarak toplu halde karaya vurabiliyor. Ayrıca denizlerde yapılan askeri tatbikat ve sismik araştırmalar da derin dalış yapan türler için risk oluşturuyor.

Plastik atıkların da bir başka baskı unsuru olduğunu anlatan Tonay, “Midesinden çok fazla plastik atık çıkan hayvanlar var. Bu ölümlerine neden olabiliyor, dalışlarını etkiliyor. Geçen sene bir kaşalot balinasının midesinden plastik kova ve torbalar çıkardık” diye konuştu.

Denizlerdeki balık popülasyonunu bilmenin, koruma alanları oluşturmak açısından önemli olduğuna değinen Tonay, Karadeniz’de tek bir koruma alanı dahi bulunmadığını bildirdi.

Türkiye’nin 2018 yılında imzaladığı ACCOBAMS, deniz memelileri için en önemli koruma anlaşması. Tonay anlaşma kapsamında pandemi sırasında birçok bilim insanını destek verdiği, bölgedeki balina ve yunusların durumuna odaklanan bir kitap yayımladıklarını belirterek, “Bununla herkes bu eşsiz hayvanlar hakkında bilgi edinebilir. Yunus yoksa balık da yok çünkü bunlar sistem için önemli hayvanlar” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Çevre Haberleri