Türkiye’de ‘eleman’ tehlikesi!

Ali EYCE

Türkiye’nin ekonomisini istatistiki olarak, yüzdelik olarak istenilen düzeye getirilerek rahatlatabiliriz.

Bunun için ekonomini çeşitli argümanlarını kullanılır, yatırım olanakları arttırılır, üretim olanakları genişletilir vs vs.

Türkiye ekonomisini uzun vadede bekleyen asıl büyük tehlikeyi bugünden görmemizde çok ama çok fayda var.

Bu asıl büyük tehlike ortaya çıktığında ise öyle kısa vadeli, orta vadeli planlarla yok edilecek bir tehlikede olmayacaktır.

Uzun zamanlar içinde çözümü yaratabilmek için, tehlikeyi ortadan kaldırabilmek için resmi ve özel sektörün bütün paydaşlarıyla birlikte mücadele etmesi gerecek bir süreç olacaktır.

EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, Türk Sanayisi açısından bunun sinyalini epeydir veriyordu, dün yine verdi: “Her geçen yıl şiddetini giderek artıran ara eleman sorununun Türk Sanayisi açısından büyük bir riske dönüşüyor” diyerek.

Büyük sanayinin yaşadığı eleman sıkıntısını tabi ki büyük sanayinin yönetimleri, o sanayicilerin bağlı olduğu odaların yönetimleri daha net bilir.

Ellerinde ihtiyaç listesi olduğu gibi, ellerinde ihtiyaçların giderilemediğine, giderilemeyeceğine dair net senaryolarda var

Bırakın büyük sanayileri, büyük işletmeleri vs çarşı, pazarda, sokakta esnafla konuşun aynı boşluğu, aynı eksikliği onlardan da duyabilirsiniz.

Terzinin, bir paça boyu ölçmesi için kendisine yardımcı eleman bulamadığını, bir oto tamircisinin yetiştirmek üzere yanına çırak bulamadığını, bir fırıncının işi öğretip, usta yapabilmek için eleman bulamadığını duyarsınız, görürsünüz.

Duymaktan, görmekten vazgeçtim, elinize işlem yapılması gereken bir pantolon, bir ayakkabı, bir çeşme, bir perde, bir demir alın onun üzerinde işlem yapacak ustayı, ustanın dükkânını bulabilmek için saatlerde dolaşırsınız.

Bulduğunuz dükkânda ise, işlerin yoğunluğundan size bugün değil, yarın değil, bir hafta içinde olabilecek zaman dilimi verildiğini de görürsünüz.

‘Olmaz’ diyemezsiniz, başka olacak yer, olduracak usta olmadığı için kabul edersiniz.

Buradan da görülüyor ki, gençlerimizi eğitimsel olarak doğru yönlendirirken maalesef meslek olarak yanlış yönlendiriyoruz.

Oturduğun yerde, mesleki kimlikle, kolay yoldan para kazanma güdüsü içinde olan gençlerimiz de maalesef ustalık isteyen, zaman isteyen, emek isteyen işleri öğrenmeyi hiç de düşünmüyorlar.

Atıyorum günde 3 bin TL, ayda 90 bin TL kazanma imkanı sunan meslekleri kendilerine iş olarak görmüyorlar, göremiyorlar.

Hal böyle olunca da üniversite mezunu ama elinde bir meslek gelmeyen gençler olarak zincir marketlerin kasiyerlerinde çalışmayı, reyonları düzenlemeyi, depolarına mal alıp, vermeyi kabul etmek zorunda kalıyorlar.

Türk ekonomisi için bu büyük tehlike, Türk gençliği için de büyük bir tehlike!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.