Yaşar Üniversitesi Avrupa Birliği Merkezi Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gökay Özerim, "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, Türkiye'de 3 milyon 560 bine yakın Suriyelinin 2 milyon 551 bini 30 yaşın altında. İki farklı kültürün gençleri arasında diyaloğun kurulmaması, bu iki grubun birbirlerini özellikle istihdam ve eğitim alanlarında giderek daha fazla artan oranda birbirlerini rakip olarak algılamasına yol açabilir" dedi.
Yaşar Üniversitesinin koordinatörlüğünde toplam dört ülkeden kurumların ortaklığıyla yürütülen AB Erasmus+ Uluslararası Stratejik Ortaklık Projesi ’Genç Göçmen ve Mültecilere Ulaşmak için Gençlik Çalışanlarının Güçlendirilmesi’ kapsamında, ’Göç, Gençlik ve Sivil Toplum’ konulu konferans İzmir’de düzenlendi. Gençlerin hem Türk toplumunda hem de Türkiye’deki mevcut geçici koruma altındaki Suriyeli nüfus içerisinde en ağırlıklı grubu oluşturduğu vurgulanan konferansa Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, Ege Sanayicileri ve İş adamları Derneği (ESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, Türkiye Ulusal Ajansı Gençlik Hareketlilik Koordinatörlüğü Program Uzmanı Yunus Duman, Bakanlık yetkilileri ve göç alanında faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı.
"Bu projeyi çok önemsiyoruz”
Konferansın açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Cemali Dinçer, “Yerel ve küresel anlamda toplumun gelişmesine katkıda bulunan eğitim, araştırma ve hizmet üretme" ilkesinin Yaşar Üniversitesinin en önemli değerleri arasında yer aldığını vurguladı. Prof. Dr. Dinçer, "Bu noktada, Avrupa Birliği projelerinden sadece eğitim ve araştırma faaliyetleri için değil toplumsal sorunlara katkı sağlanması için de faydalanıyoruz. 2005 yılından bu yana Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezimizin desteği ile bugüne kadar 90’ı aşkın uluslararası projeye çeşitli rollerle dahil olduğumuzu görüyoruz. Bu projeler, geliştirilen işbirliklerinin yanı sıra toplumsal sorunlara ürettiği çözümler açısından da bizler için büyük değer taşıyor. Bu kapsamda, çağımızın en önemli toplumsal sorunları arasında yer alan göç konusuna odaklanan, mülteciler ile çalışan gençlik çalışanları için yenilikçi bir müfredat geliştirerek çözüm yolları arayan bu projeyi çok önemsiyoruz” dedi.
Sorunlar eğitimle aşılır
ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fadıl Sivri, dernek olarak sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler ile işbirliğine önem verdiklerinin altını çizerek, “Coğrafyamızda yaşanan son gelişmelerle birlikte sivil halk zorluklar acılar çekmekte ve ülkelerini terk etmek zorunda kalmakta. Göç olgusu hem ülkemizin hem de Avrupa Birliğinin en önemli sorunlarından. Özellikle eğitim konusu en önemli nokta. Türkiye’deki Suriyelilerin çok büyük kısmı genç yaştaki nüfustan oluşuyor ve önemli bir bölümü eğitime ulaşamamakta. Eğer gereken eğitimi alamazlarsa 10-15 yıl sonra yaşayacağımız en büyük sosyal problemlerden olacak. 0-14 yaş yüzde 20, 15 yaş üstü iş hayatına dahil olabileceklerin oranı ise yüzde 79. Çok genç, üretmeye, verimliliğe hazır bir nüfus. Doğru zamanda doğru adımları atıp çağdaş eğitim anlayışıyla yetiştirilmiş gençlere, nitelikli iş gücüne dönüştüremezsek toplum olarak sıkıntı yaşayacağımız aşikar. Göç konusunu hayatımızın bir parçası, ulusların yaşamının bir gerçeği olarak kabul etmek ve farklı alanlarda yapılabilecek tüm konulara destek vermek gerekli. Resmi kurumların çabaları tek başına yeterli olmayacaktır, bizim gibi derneklere, üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşüyor. Bu yönde her çalışmaya destek olacağımızı belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Genç Suriyeli nüfusa dikkat çekti
Projenin akademik koordinatörlüğünü üstelenen Yaşar Üniversitesi Avrupa Birliği Merkezi Müdürü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gökay Özerim, ülkemizdeki genç Suriyeli nüfusa dikkat çekerek, projenin çıkış noktasını anlattı. Dr. Özerim, "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü istatistiklerine göre, ülkemizdeki 3 milyon 560 bine yakın Suriyelinin 2 milyon 551 bini 30 yaşın altında. Tüm Suriyelilerin sadece 181 bini geçici barınma merkezlerinde yaşıyor. Bu nedenle Türkiye’de göçün ve göçmenlerin geleceğinin nasıl yönetileceği konusunda, gençlerin, en önemli ve aynı zamanda da en hassas grubu oluşturduğunu söyleyebiliriz. Türkiye de 30 yaş altı geniş bir nüfusa sahip. Dolayısıyla iki farklı kültürün gençleri arasında diyaloğun kurulmaması, bu iki grubun birbirlerini özellikle istihdam ve eğitim alanlarında giderek daha fazla artan oranda birbirlerini rakip olarak algılamasına yol açabilir. Bu projeyle, mevcut iyi örneklerden oluşturulan bilgi ve deneyimi de uluslararası çapta hazırlanmış bir eğitim programıyla, konuya ilişkin çalışmak isteyen gençlik çalışanlarına aktarmayı hedefledik” dedi.
Türkiye’nin bilgi birikimi fazla
Özellikle 2011 sonrasında, Türkiye’nin göç konusunda, birçok ülkeye örnek olacak bilgi birikimi oluştuğunu aktaran Dr. Özerim, şöyle devam etti:
"Sadece devlet kurumları değil, devlet dışındaki üniversite ve sivil toplum kuruluşları gibi aktörler de canla başla çalıştılar. Bu deneyimleri, göçmen ve mültecilerle çalışan gençlik çalışanlarının, çeşitli nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlara nasıl destek olabileceğini anlatalım istedik. Türkiye, Yunanistan, İtalya ve Avusturya’dan seçilen gençlik çalışanları, Türkiye’ye gelerek uluslararası eğitim programına dahil oldu. Kapsamlı bir eğitim müfredatı oluşturuldu. Ayrıca iki yıllık bu proje sonunda hazırladığımız eğitmen el kitabı, Türkçenin yanı sıra İngilizce, Almanca, Yunanca ve İtalyanca olarak yayınlandı."
Göç konusunun önemi
Türkiye Ulusal Ajansı Gençlik Hareketlilik Koordinatörlüğü Program Uzmanı Yunus Duman, yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi ve göç konusunun özellikle gençler, kadınlar ve işsizlik gibi önemli konularla bağının da etkisiyle kurum olarak son yıllarda en fazla destek sağladıkları konulardan biri olduğunu kaydetti. Projenin İdari Koordinatörü Güldan Kalem’in projenin çıktılarını paylaştığı konferansta ayrıca, Dışişleri Bakanlığı AB İşleri Başkanlığından Uzman Ceyhan Çiçek, eski Avrupa Gönüllü Hizmeti Gönüllüleri Gençlik Derneğinden Şefik Emre Coşkun ve Yaşar Üniversitesi AB Merkezi Uzmanı Burcu Kiper konuyla ilgili sivil toplumun yararlanabileceği proje ve fon kaynakları hakkında bilgi verdi. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezinden Metin Çorabatır, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği Ege Bölge Sorumlusu Esra Şimşir, Mülteci Destek Derneği Genel Koordinatörü Safa Karataş ise kurumlarının göçmen ve mültecilerle çalışmaları hakkında deneyimlerini aktardı.