Son zamanlarda Türkiye’de uyuşturucudan ölen veya tedavi olan ve hatta kullandığı halde sayısı bilinmeyen birçok kurban var.
Kısa yoldan çok para kazanmak için tarih boyunca yasa dışı hareket eden hiçbir insan normal yoldan ölmemiş acımasızlığın bedelini canlarıyla ödemişlerdir.
Baron olmayı başarmış sayılı kişi vardır ki bu kişiler acımasız davranışlarıyla tarihin kirli sayfalarında yerlerini almışlardır.
Türkiye’ye baktığımız zaman son günlerde uyuşturucudan ölen bir çok gencimizin arkasından çaresizce göz yaşları döküyoruz.
Kolay yoldan para kazanma hırsıyla yanı başımızda veya gözümüzün önünde uyuşturucu satan insanları görmezden geliyor, korkup yetkili mercilere ihbar bile edemiyoruz.
Uyuşturucuda kullanım yaşı orta öğrenime kadar düşmüş tacirler çocuklarımıza göz dikmişlerdir.
Emniyet teşkilatı Narkotik timleri her ne kadar bu konuda özverili çalışmalar yapsalar da uzak doğu nun geçiş köprüsü olan Türkiye’de her noktada esrar çeteleri gencecik bedenleri almaya devam etmektedir.
Bu kadar mücadeleye rağmen Yeni Asır Gazetesinin 16 kasım 3. Sayfasında Başarılı gazeteci Fatih ŞENDİL’in haberinde “1 Ayda 4 Genç Uyuşturucu Kurbanı” yazısı aslında hepimizin ibret alması gereken bir yazı.
Ateş düştüğü yeri yakmamalıdır.
Trafik Kazaları, Terörizm ve Uyuşturucu kurbanları olarak verdiğimiz canlar yeni bir Anayasanın ivedi bir şekilde hayata geçmesi ve tedbirlerin alınması anlamını taşımaktadır.
Gençler Network Sistemi gibi uyuşturucuya alıştırılıyor ve bu çocukların arkadaşlarına sattırılıyor
Kolay para kazanma hırsı vicdansızlıkla bütünleşmemelidir.
Türkiye’nin uyuşturucu baronları Kimlerdir? Bu baronlar bulunup başları ezilmelidir. Böyle bir operasyon çapulcu görünümlü insanlarda bitmemeli, Beyefendi geçinen Holding gibi bu organizasyonları yapan beyefendilere uzanmalıdır.
Terörle mücadele edildiği gibi uyuşturucu ile de amansız mücadele edilmelidir. 15 Temmuz’u zaafiyet gibi gören uluslararası organizasyon çetelerin ilk önce Türkiye bağlantılı Baronları bulunup Cezalandırılmalıdır.
DÜNYANIN YAKINDAN TANIDIĞI UYUŞTURUCU BARONLARI VE SONLARI
1- 'Freeway' Ricky Ross
Düşman çetelere bile kokain satmıştır. Bu nedenle 'freeway' ismini alan Ricky Ross en sonunda 15 kilo kokain ile yakalnmıştır. Ricky Ross'un son ticaretini yaptığı adam sivil polistir fakat Ross'un bundan haberi bile yoktur. Bu yakalanışı ise onun hikayesinin sonu olmuştur 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. O kadar dikkatli ve titiz bir uyuşturucu taciri olmasına rağmen sonunda o da yakayı ele vermişti.
2- Griselda Blanco
Griselde Blanco, Amerikalı uyuşturucu lordlarından birisi olmuştur.
Blanco, Kaliforniya'da Narkotik biriminden kaçarken yakalanmış ve 20 yıl boyunca hapse mahkum bırakılmıştır. 2004'te serbest bırakılan Blanco eski erkek ortaklarından birinin icabına bakıp sırra kadem basmıştır. Blanco'dan 8 yıl boyunca bir daha haber alınamamıştır ta ki 2012'de Kolombiya'nın Meddelin şehrinde arabasıyla ilerlerken motosikletli birisi tarafından vurularak öldürülene kadar.
3- Leroy Barnes
Barnes'in egosu öyle yüksektir ki kazandığı paralar çoğalınca uyuşturucu ticareti ile ilgili kitap bile yazmıştır. Fakat hikayesi pek de uzun sürmemiş yetkililer tarafından hapsi boylamıştır.
4- Felix “The Cat” Mitchell
1954 doğumlu Felix Mitchell (resimde ortadaki) işe ufak çaplı başlayıp daha sonra baronluğa adım atmış bir kişilikti. '69 Çetesi' adlı bir suç organizasyonuna liderlik eden Felix, Amerikan ulusunun ilk büyük çaplı eyaletler arası uyuşturucu ticaretini yöneten örgüt olmuştur.
5- Christopher “Dudus” Coke
Zaten isminizde Coke kelimesi geçiyorsa ne beklersiniz ki. Ya kola satacaksınız ya da kokain. 1969'da Jamaika'da doğan Christopher Coke da tam düşündüğünüz gibi bir kokain baronu olmuştur. O dönemde halk isyan başlatmış, İsyanlar artınca yetkililer şehirde olağanüstü hal ilan etmiş ve asker sokağa inmiştir. Çatışmalar birkaç gün boyunca sürmüş ve ilk birki gün içerisinde 100'e yakın kişi hayatını kaybetmiştir. Bu sayı ABD'nin tüm bir yıl boyunca Afganistan ve Irak'ta kaybettiği asker sayısıyla eşdeğerdir. Coke kaçmayı başarmış fakat yol kapamasında yakalanmıştır. Sonra da Amerika'ya teslim edilmiştir.
6- Zhenli Ye Gon
Zhenli Ye Gon, uyuşturu trafiğinde Asya'nın da bulunduğunun kanıtıdır. Zhenli Ye Gon, Meksika hükümetinin bir yasa açığnı bularak Meksika'ya milyonlarca ton efedrin sokmuştur. Zhenli o kadar meydatik olmuştur ki Meksika halkı bile Zhenli'nin günah keçisi ilan edildiğine inanmıştır.
7- Frank Lucas
Eroin'in kralı olan Frank Lucas'ın ana merkezi Harlem'di. 1960 ve 1970 yılları arasında Harlem'i kontrol eden Lucas herşeyden önce dikkatli bir iş adamıydı ve ürününün arkasındaydı. Onun eroinini kağıda batırdığınızda mavi renk veriyordu bu da eroinin saflığını belirtiyordu. Lucas Asya'dan üst seviye saf ürün getiriyordu. Bu nedenle de Lucas'ın eroinine "Mavi büyü" adı veriliyordu.
Lucas'ın hayatı Danzel Washington'ın canlandırdığı American Gansgter adlı filme konu olmuştur.
8- Arturo Leyva
Saddam Hüseyin'e oldukça benzeyen Meksikalı uyuşturucu baronu Arturo Leyva kardeşleriyle birlikte The Beltrán-Leyva adlı suç örgütünü yönetiyordu. Leyva o kadar acımasızdı ki önüne çıkan her engeli düşünmeden öldürüyordu. Düşman uyuşturucu çetelerinden ufak uyuşturucu satıcılarını herkesi hemen temizliyordu. Leyva'nın çetesi sadece uyuşturucu kaçakçılığı değil, adam kaçırma, fidye isteme, silah kaçakçılığı gibi işler de yapıyordu. Tam bir kabus olan Leyva 2009 yılında polis tarafından öldürüldü.
9- Klaas Bruinsma
Amsterdamlı bir uyuşturucu kralı olan Klass Bruinsma o kadar büyümüştür ki Almanya, Belçika hatta Amerika'ya bile ürün ihraç etmeye başlamıştır. Klass'ın o zaman sattığı ürün şimdilerde Amsterdam'da masum ve yasal sayılsa da Klass o dönemin şartları içinde Esrar'ın Kralı olmuştur. Haşhaş ve ot satan Klass 2009 yılında polis tarafından öldürülmüştür.
Klass, Hollanda'da esrarın yasallaşmasına neden olan kişi olarak bilinir.
10- Ismael Zambada Garcia
Ismael Garcia'yla karşılaşırsanız size ilk diyeceği şey bana 'Ismael' diye seslenmedir. Aslen bir çiftçi olan Garcia, diğer akıllı uyuşturucu baronları gibi işe ufak miktarlar satarak başlamış ve bir anda oldukça hızlı büyümüştür. Dünya'daki en büyük meth (dünyadaki en tehlikeli uyuşturuculardan birsi) trafiğini yöneten kişi olan Garcia hala bu alanda aktif bir barondur.
11- Ramon Felix
1964 doğumlu Ramon Felix alışılagelmiş kısa boylu uyuşturucu baronlarının aksine dev bir cüsseye sahipti. Öylesine dev bir fiziği vardı ki HULK ile kıyaslanırdı. Felix, ardında bırakıtğı 300 cesetle ortalıklardan sinsice kaybolmayı başaran bir barondu. FBI'ın en çok arananlar listesindeydi
12- Amado Fuentes
Amado Fuentes, ilginç hobilerin ve çoklu yeteneklerin adamıydı. Kılık değiştirmek için yüz cerrahisi bile yaptırdı. Birden fazla uyuşturucu çetesine aynı anda bağlıydı. Amerika'ya ortalamanın 4 katı daha fazla kokain sokan bir Meksikalıydı ve "Göklerin efendisi" olarak tanınırdı.
13- Manuel Noriega
Öyle bir insan düşün ki hem CIA ile birlikte çalışmış hem Panamalı bir siyasetçi hem askeri lider hem de uyuşturucu baronu. Evet Manuel Noriega tam da böyle bir insan. İktidarda kaldığı 6 yıl boyunca uyuşturucu kaçakçılığı ve para aklama konularda rahatlıkla işini yürüten Maneul Noriega 1992'de çıkan isyanın ardından tutuklandı
14- Joaquin “El Chapo” Guzman
Namıdeğer "bücür" bu yıl hapishaneden kaçarak yine gündeme geldi. Bir çiftçinin oğlu olan Guzman babasının çiftçilik yetilerini ürünü tanımada kullandı ve Dünya meth ve kokain ticaretinin büyük bir kısmını ele geçirdi.
Meksika hükümetinin "Halk düşmanı" olarak ilan ettiği, halkın ise zenginden verip fakire dağıtan bir kahraman olarak gördüğü Joaquin "El Chapo" Guzman defalarca Forbes dergisinin "Dünyanın En Güçlü 100 Kişisi" listesinde yer aldı. Meksika'nın Al Capone'u olan El Chapo 1993 yılında Guatemala'da yakalandı ve 20 yıl hapse mahkum edildi.
El Chapo yine hapishanede tutulamadı ve hükümet onu bulana 3.8 Milyon $ ödül vereceğini açıklamıştı.
15- Pablo Escobar
Pablo Escobar. Açıklıkla şunu söyleyebiliriz ki listedeki hiç kimse Pablo Escobar'ın zirvedeki gücünün yanından bile geçmemiştir. 1949 doğumlu Pablo Escobar'ın ana ülkesi Kolombiya'ydı fakat Dünya kokain ticaretinin %80'ini elinde tutuyordu. Her gün sadece ABD'ye 15 ton kokain sokuyordu. Haftalık geliri 420 Milyon dolardı. Kardeşinin yayınladığı kitapta yer alan bilgilere göre Pablo Escobar her yıl 21 Milyar $'ın üzerinde para kazanıyordu. Roberto Escobar'ın belirttiğine göre Pablo Escobar paralarını bir arada tutabilmek için bile her yıl paket lastiklerine aylık 2500 $ harcıyordu. Fakat böylesine büyük paraları saklamak için seçtiği yerler virane yerler olunca her yıl parasının %10'unu farelerin yemesinden ya da su akıntısına denk gelmesinden dolayı kaybediyordu. Fakat Pablo Escobar için gözden çıkarılabilecek bir meblağydı.
Pablo Escobar'ın tek oğlu Juan Pablo Escobar'ın 2009 yılında verdiği bir röportajda anlattıkları da çok ilginç. Juan Pablo'nun anlattıklarına göre, Pablo Escobar bir kış günü kaçarken ailesini ısıtabilmek için 2 Milyon Dolar'ı ateşe vermiş.
Pablo Escobar'ın haliyle polislerle de başı dertteydi. Polisler tarafından aranan Pablo Escobar 1993 yılında her bir polisin başına 3000 dolar ödül koymuştu. Bu ödülü almak isteyen siviller ise o dönem 400 polisi sokaklarda öldürmüştü.
Kaynak: Rawjustice