Tuz; kimyasal olarak sodyum ve klor elementlerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir bileşiktir. Bu anlamda, tuz vücudumuzun başlıca sodyum ve klor kaynağıdır. İyon halinde bulunan sodyum ve klor insan vücudunda çok önemli fizyolojik olaylarda görev alır.
Vücudumuzda bulunan bütün hücreler, hücre dışı ortam ile iç ortam arasında belirli bir denge kurarak yaşamını sürdürür. Hücre içi ve dışı ortamlar arasındaki kimyasal ve fizyolojik denge ise bu ortamlarda çözünmüş halde bulunan iyonlar sayesinde sağlanır. Sodyum iyonu hücre dışı ortamın başlıca pozitif yüklü iyonunu oluştururken, klor ise hücre dışı ortamın temel negatif yüklü iyonudur. Bu bakımdan, vücutta sodyum veya klor iyonu seviyesinde yaşanacak değişimler fizyolojik dengeyi bozarak hücrelere çeşitli düzeylerde zarar verebilir.
Bunun yanı sıra, sodyum iyonu temel olarak vücuttaki su moleküllerinin doku boşluklarına yerleşmesinde görev alır. Bu nedenle, sodyum iyonunun böbrek fonksiyonları, kan basıncı ve vücut sıvılarının üretimi gibi çok önemli fonksiyonların gerçekleşmesinde kritik öneme sahip olduğu söylenebilir. Ayrıca, sinir hücrelerinin duyuları algılaması, bunları diğer hücrelere iletmesi ve kas hücrelerini harekete geçirmesi gibi hayati fonksiyonların sorunsuz yerine getirilmesi için de sodyum iyonuna ihtiyaç duyulur.
GÜNLÜK TUZ İHTİYACI NE KADARDIR?
Günümüzde tuzun hemen hemen her ürün ve işlenmiş gıdada bulunduğu söylenebilir. Gıda üretiminde sıklıkla kullanılan tuz, yemeklerde de en çok kullanılan ürünlerden biridir. Bu anlamda, genel vücut sağlığının korunması açısından günlük alınması gereken tuz miktarının doğru belirlenmesi oldukça önemlidir.
Yapılan araştırmalar yetişkin bir insanın günlük tuz ihtiyacının 6 gram olduğunu göstermektedir. Yaklaşık bir çay kaşığı tuza denk gelen 6 gram tuzda yaklaşık 2,4 gram sodyum bulunur. Fazla alınan tuz ve içerisindeki diğer bileşenler, böbrekler aracılığıyla vücuttan uzaklaştırılır. Ancak, fazla alınan tuzun tamamının böbreklerden atılamadığı durumlarda birtakım sağlık sorunları ortaya çıkabilir.
FAZLA TUZ TÜKETİMİNİN ZARARLARI NELERDİR?
Tuzun vücudun ihtiyaç duyduğu miktardan fazla alınması durumunda kandaki sodyum ve klor iyonlarının seviyesi yükselir. Sodyum ve klor iyonları su ile beraber hareket ettiğinden, kan seviyesinin yükselmesine bağlı olarak bu iyonlar vücut sıvılarına dağılır. Vücutta bulunan su ve iyonlar arasında belirli bir denge olması gerektiğinden, bu durumda artan sodyum ve klor seviyesinin dengelenmesi için iyonlara sıvı geçişi sağlanır. Ancak, bunun sonucunda damar içindeki kan sıvısının artmasına bağlı olarak yüksek tansiyon, vücut dokularında ödem oluşumu ve sinir dokularında fonksiyon bozuklukları gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Aynı zamanda, vücudumuzda sodyum ve klor dengesini düzenlemekle görevli bazı hormonlar bulunur. Örneğin, böbrek üstü bezinde salgılanan aldosteron hormonu, kandaki sodyum seviyesini dengede tutarak böbrek fonksiyonlarını düzenleyen özel bir hormondur. Kandaki sodyum seviyesinin yükselmesine bağlı olarak aldosteron hormonu daha fazla salgılanır ve böbrek hücrelerini vücuttan daha fazla sodyum atması yönünde uyarır. Ancak, sodyumun ihtiyaç duyulandan daha fazla olması durumunda, böbrekten atılan sodyumla birlikte su da vücuttan atılacağından, su kaybı görülür ve dehidratasyon gelişir. Ayrıca, bu durumun uzun süre devam etmesi, böbrek fonksiyonlarında bozulmayla beraber birtakım böbrek hastalıkların gelişimini tetikleyebilir.