Değerli Okurlar;
Ülkemiz, eşsiz bir târih beşiği ile târihî güzergâhların da tam odak noktasında kurulmuş, oldukça kadîm bir coğrafya üzerinde yer almaktadır. Koca bir milenyum boyunca Türk hâkimiyetinin perçinlenmiş bulunduğu Anadolu, her köşe bucağından geçmişin çığlıklarının fışkırdığı bir membâ olarak görülmektedir. Ancak, bu övünç kaynağı niteliğine tezat oluşturur biçimde, sahiplik yaptığı mâzînin sunumu husûsunda ise mütevâzîlikten ziyâde yetersiz bir profil çizmektedir.
Söz konusu mevzûnun tedâvîsine dâir fikrî eylemlerini icraat ile taçlandıran yeni nesil Türk yapımcıları, ilgili tespitin ortadan kaldırılması yolunda gerçekten de çok önemli bir vazîfe üstlenmektedir. Son yıllarda, bu gâye uğrunda gecesini gündüzüne katan yapım ekiplerinin her bir neferi, gerek sinema filmleri, gerek televizyon dizileri ve gerekse târihî belgeseller ile Türk’ün şanlı ve şerefli geçmişini öncelikle kendi yurttaşına; âkâbinde de tüm dünyâya tanıtmak için ellerinden ne geliyorsa yapmakta, kâr ve kazanç güdüsünden önce de zikredilen misyonu görev edinmiş bulunmaktadır.
Bu noktadan hareketle kendilerine büyük saygı beslediğim söz konusu yapım ekiplerine değinmeyi ve tüm câmiâyı temsîlen; aralarında yer almak şerefine nâil olan kadîm dostum Görüntü Yönetmeni ‘Erkut Dizdar’ öznesinde ilgili faaliyetlere bu köşede yer vermeyi uygun görüyorum…
Ege’nin Sektördeki Gurûru; İzmirli Görüntü Yönetmeni ‘Erkut Dizdar’
Yaz aylarının son demlerinde, TRT için ‘Foça’ merkez olmak üzere yakın coğrafyanın tüm alanlarında, ‘İlk Türk Denizcisi Çaka Bey’ ile ilgili oldukça önemli bir belgeselin yapım ekibinde yer alan Erkut Dizdar; kendi kökenine olan vefâ borcunu ödemek amacı ile ‘Girit Mübâdilleri’ hakkında da hem bir belgesel hem de bir kısa film yapmayı, uzun vâdede plânlamaktadır.
Yirmi yılın aşkın süredir tanıdığım ve en yakın dostlarımdan biri olan, sinemaya gerçek anlamda gönül veren, sâhip olduğu keskin iş disiplinini profesyonellik ile yoğuran Dizdar; kamera arkasında yaşadığı adım adım yükselişini, oldukça istikrarlı bir biçimde sürdürerek, mevcut mevkîye ulaşmayı başarmıştır. Kendisi ile yakınlığımızdan dolayı bire bir söyleşi yapmayı, etik bulmadığı için es geçtik; ancak yine yakından tanıdığım gazeteci dostum ‘Yaprak Bakırcı’nın, ‘Dar Kapı Dergisi’ için geçtiğimiz günlerde Erkut Dizdar ile yaptığı röportajı, noktası virgülüne burada da yayınlamak üzere her ikisinden de izin almayı başardım. Köşemin son bölümünü, bu görüşmenin kaydı için ayırıyorum…
Bu arada, Erkut Dizdar’ın ‘6 Nisan’da vizyona girecek olan ve oldukça renkli bir set ekibinden mürekkep ‘Karımı Gördünüz Mü?’ filminde de yer aldığını buradan duyuralım ve ‘gişesi bol olsun’ temennîmizi de kayıt altına alalım.
Yaprak Bakırcı’nın, ‘Erkut Dizdar Röportajı’ ile sizleri baş başa bırakıyorum.
Esen kalın…
ÜNLÜ GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ ‘ERKUT DİZDAR’ İLE SON FİLMİ ‘AŞGAR’ ODAĞINDAKİ ÖZEL RÖPORTAJIMIZ
Yapımcılığını Bilal Bilmez'in, yönetmenliğini Harun Yahya Al'ın, uygulayıcı yapımcılığını Ahmet Hızlı'nın üstlendiği, oyuncu kadrosunda; Hayrettin Batur, Cemre Akyıldız, Buğra Kağan Kahraman, Eylem Doğan, Arda Tumbar gibi isimlerin buluştuğu; İzmir'in 'Duayen Kameramanı' Erkut Dizdar'ın 'görüntü yönetmeni' olarak yer aldığı muhteşem ekip, ‘Aşgar’ isimli 'gerilim/korku' türündeki sinema filminin çekimlerini tamamlamak üzere...
Ülkemizde, son yıllarda büyük bir ivme ile hızla ilerleme kaydeden sinema sektörü; her geçen gün yepyeni, pırıl pırıl isimlerin birbirinden başarılı projeleri sâyesinde, ilerleyen süreçte çok daha büyük kazanımlara sâhip olacak gibi görünmektedir. Bu bağlamda, Ege’nin incisi güzîde kent İzmir’den ‘kameraman’ olarak yola çıkıp sinemacı olmayı kafasını koyan ‘Erkut Dizdar’a; şimdilerde sâhip olduğu ‘görüntü yönetmeni’ unvânına uzanan meşakkatli yolculuğuna dâir, hakkında kısa bir öykü yazabilmek için mikrofonumuzu uzattık.
Bizleri kırmayıp değerli zamanını paylaşmaktan geri durmayan Erkut Bey, yaptığı işin en temelinden gelen ve bunu, son derece samîmî sohbeti ile bizlere de yansıtan; güler yüzlü, haddinden fazla mütevâzî bir kişilik olarak öne çıkmakta ve meslekî başarısının ardında, sağlam karakterinin de yatmakta olduğunu ispât ekmekte… Yoğun temposu arasında, mecbûren kısa sayılabilecek bir biçimde gerçekleştirdiğimiz röportajımızı, sizlerle paylaşıyoruz:
Yaprak Bakırcı: Erkut Bey, sizin için gerçek bir Egeli, İzmirli ifâdelerini kullanmak, sanırım son derece yerinde olur. Kısaca kendinizi tanıtmanızı ricâ etsem?
Erkut Dizdar: (Gülümsüyor) Yâni... Beş kuşaktır İzmir'deyiz ve âile fertlerimiz, bu kenti hiç terk etmedi; İzmir'e gönülden bağlıyız! Âilem, Girit göçmeni; baba tarafından büyük büyük dedem ki lâkâbı 'Amerikan Mustafa'dır (Erkut Bey'in baba adı da Mustafa), Amerika'yı da görmüş, fakat ülkemize, Ege'mize yerleşmeyi seçmiş.
YB: Yâni zorunlu bir göç yasası yanında, özel bir seçim de söz konusu?
ED: Evet, aynen öyle...
YB: Hârika! Peki, çocukluğunuz hakkında kısaca neler söyleyebilirsiniz?
ED: (Duygulanıyor) Mükemmel bir çocukluk geçirdim. Çok da yaramazdım. Çocukluk ve gençlik yıllarım, spor ile iç içe geçti. Uzun yıllar, İzmirspor Kulübü'nde, lisanslı Taekwondocu olarak spor yaptım.
YB: Yâni, serde profesyonel sporculuk da var. Tahsil durumunuz nedir?
ED: İzmir Eşrefpaşa Lisesi mezunuyum. Anadolu Üniversitesi / Mâliye Bölümü'nde okudum. Sektör terminolojisinde, kameramanlık ya da sinema üzerine kurumsal bir eğitim almadığım için 'mektepli değil; alaylıyım'. Hattâ bunu 'gurur duyarak' söylüyorum ki; ben düğün kameramanlığından gelme, en çekirdekten yetişmeyim.
YB: Gerçekten çok ilginç... Peki, bu yolculuğunuz nasıl başladı?
ED: Küçük yaşlardan îtibâren düğün salonlarında kamera çekimleri yapmaya başladım. Bana mesleği öğreten de 'mânevî babam' bildiğim ustam; İzmir'in sektördeki ilklerinden 'duayen' Hasan Adıgüzel'dir... Gençlik dönemlerim ise bu işe daha ciddî bakmam ve daha büyük bir sevgi ile bağlanmam sâyesinde, farklı yollara girmeme neden oldu. Önce sokaklardan, salonlara; sonra da en üst kalitedeki mekânlara ilerledim. Kameranın yanı sıra 'Jimmy Jib, Drone' operatörlüğü vs. yeniliklerle gelişimimi sürdürdüm. Derken, başta 'NKB' olmak üzere birçok yapım şirketi çatısı altında kameramanlık yapmaya; reklâm filmlerinden klip çekimlerine, internet dizilerinden sinema filmlerine, kendimi sektörün göbeğinde buldum.
YB: Bu işin içinde piştiniz diyebiliriz yâni? Üniversitesini bitirenler dâhi böyle projelerde çalışma, pratik yapma fırsatı bulamıyorlar...
ED: Gerçekten de öyle! Yıllar süren ve işi 'mutfağında' öğrendiğim, zorlu bir eğitim sürecinden geçtim. Üstelik sektörün kalbi İstanbul olduğu hâlde, İstanbul ekipleriyle de birçok kez çalışmış olmamın yanında, şu ana dek ‘Güzel İzmir'i terk edemedim.
YB: Peki, şu an 'görüntü yönetmenliğini' üstlendiğiniz 'Aşgar' filmi hakkında da biraz bilgi verebilir misiniz?
ED: Elbette... Aşgar; gerilim/korku türünde, özgün bir senaryoya sâhip ve gerçekten her şeyini ortaya koyan becerikli, fedâkâr bir ekiple çektiğimiz bir sinema filmi... Filmi, Eskişehir sınırları içinde çektik ve gerek şehrin az bilinen kırsal alanları, gerekse târihî dokusunu, olabildiğince ortaya koymaya çalıştık. Konu hakkında, şu an için bir bilgilendirmede bulunmayayım; yalnızca şunu söyleyeyim ki izleyen herkes, gerçekten çok beğenecek. Yakın dostum 'Harun Yahya Al'ın yönetmenliğini üstlendiği, elinden gelen tüm imkânları seferber ettiği ve her biri birbirinden değerli, müthiş bir ekibin işi bu...
YB: Sanırım çekimler henüz tamamlanmadığı için 'haklı olarak' teferruâtlı bilgi vermekten kaçınıyorsunuz. Fakat daha sonra ayrıntıları paylaşacağınızı umuyorum.
ED: Gerçekten de öyle (gülüyor)... Tabî ki; sonrasında yine görüşür, ayrıntıları paylaşırım. Zâten filmi, mümkün olan en yakın zamanda gösterime sokacağımızı; ancak bir ihtimâl ile dönemsel uygunluktan dolayı bir sonraki sonbahara da saklayabileceğimizi düşünüyoruz.
YB: Peki, sabırsızlıkla bekliyoruz. Son derece yoğun bir çalışma ortamınızın olduğuna bizzât şâhit olduk. Zâten şu anda da tüm film ekibi, hazır bir şekilde sizi beklemekte. Daha fazla vaktinizi alıp çekim plânınızda gecikme yaşamanızı istemeyiz. Son olarak, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
ED: ‘Dar Kapı’ âilesine, ilginiz için şahsınızda çok teşekkür eder, yayın hayâtınızda başarılar dilerim. Birbirinden değerli kadronuzda yer alan isimlerin her birine, ayrı ayrı selâm ederim… Sevgi ile kalın; sinema ile kalın!
YB: Biz de tüm gayretleriniz, çalışmalarınız için size teşekkür eder; tebriklerimizi sunarız. Söz verdiğiniz üzere ‘galanızda’ görüşmek dileği ile...
Erkut Dizdar’dan, röportaj arasında aldığımız son birkaç bilgiyi de yine sizlerle birer müjde minvâlinde paylaşmak isteriz. ‘Aşgar’ filminin çekimlerinin ardından, Eskişehir’den Adana’ya geçeceğini ve burada da bir aksiyon filmi çekeceğini; ilerleyen süreçte, Antalya’da iki farklı televizyon dizisi projesi olduğunu ve son olarak, İstanbul’da bir belgesel yapımında görev alacağını da öğrenmiş olduk.
Sinema ve televizyon sektörü adına, tüm bu gelişmeleri oldukça sevindirici olarak görmekteyiz. Erkut Dizdar ve arkasında yer alan tüm ekip arkadaşları için başarılarının dâim olmasını dileriz.
YAPRAK BAKIRCI
…
SEFA YAPICIOĞLU