“Midesi mutfak olanın, ziyaretgâhı tuvalettir”.
Bu atasözünü, süs olsun niyetiyle hazırlanmış bir tahta kaşığın üzerinde okumuştum yıllar yıllar evvel…
Çocukken, mutfağımızda kurulan sofrada, özellikle de akşam yemeklerinde, tabaklarımızda kalanların rahmetli babamın tabağına girdiğine onlarca kez şahitlik etmişimdir. Tevekkeli, babamın göbeğinin gün geçtikçe ve belli bir disiplin çerçevesinde büyümesi sıradan bir durum değilmiş demek ki! Bizlerden arta kalan yemekler, çöpe gideceğine evin babasının karnına gidermiş meğer…
Bunun altın bir kural olduğunu, yaşım büyüyüp başka masalardaki babalarda da görünce anladım. Ve dahası, kendim de baba olduktan sonra, çocuklarımla beraber aynı masayı paylaştığımda da yaşayarak öğrendim. Eşim de kalanları benim tabağıma dolduruyordu nitekim… Babam gibi henüz göbeklenmiş değilim; ama gelecekte ne olur, göreceğiz.
Tutumlu olmak, kullanımdan kalan ürünleri değerlendirmek ve çağımızdaki adıyla “geri dönüştürmek” elbet ki çok önemli! Mutfak masasındaki kalanları, çöpten ziyade mideye indirmek de hemen hemen aynı kapıya denk geliyor.
Ancak ve ne var ki, “çöpe gideceğine, karnıma gitsin” mantığı, vücut sağlığımızı olumsuz etkilemekte, obezite ve diğer rahatsızlıklara davetiye çıkarmakta… Kilo almanın vermiş olduğu görüntü kirliliği de cabası…
Şimdi de, benzer bir zarara yol açacak başka bir geri dönüşüm hikâyesine göz atalım;
Sırf geri dönüşüm mantığı çalışsın diye, binlerce deniz mili ötelerden ülkemize getirilerek söktürülen gemilerde de durum tamamen aynı… İzmir’in Aliağa ilçesindeki gemi söküm şantiyelerini biliyoruz. Son günlerde bu şantiyelerden birine söküm için yanaşacak olan, Brezilya donanmasındaki ömrünü tamamlayan uçak gemisi haberleri ile birlikte sarsıldık. Çünkü gemilerin tamamında asbest denen ve son derece kanserojen olan atıklar mevcut. Elbet ki hatırı sayılır miktarda asbest, bu gemide de ziyadesi ile var! Ve söküm için ülkemizi tercih eden NAe Sao Paulo adlı uçak gemisi de Aliağa’ya doğru yola çıkmış, pupa yelken geliyor.
Neden gelişmiş ülkeler, çöplerini, hurdalarını bizim gibi ülkelere gönderir oldular? Cevabı çok basit; masalarındaki artıkları geri dönüştürmek istiyorlar. Ancak hem şişmanlamak istemiyorlar, hem de sağlıklı yaşamaya devam etmek istiyorlar.
Bizim gibi, insana verilen değerin düşük olduğu ülkelere de bir miktar maddi kazanç karşılığında “geri dönüşüm” adı altında pis işlerini yaptırıyorlar. Londra’da çöpe atılan ve GPS ile taklip edilen bir alışveriş poşetinin, 3200 kilometre yol kat ederek Adana’mıza nasıl geldiğini Bloomberg haberleştirmişti geçtiğimiz aylarda…
Ayrıca içerisinde asbest barındıran ve Aliağa’da sökülecek olan ilk gemi de bu değil! Kaç tane irili ufaklı gemi sökülüyor Aliağa’da… Ve içlerinde mutlaka asbest ve diğer kirlilik yaratan maddeler elbet ki var! Bu gemi biraz tonajlı olduğu için fazla ses getirdi.
Netice olarak, büyük gemi, küçük gemi, bir ton asbest, bin ton asbest ya da tek bir naylon poşet… İzin vermeyelim gül vatanımızın dünyanın çöplüğü olmasına; ülkesi çöplük olanın, geleceği de karanlık olur!