Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran, ABD Başkanı Trump’ın “Kudüs’ü İsrail’in başkenti” olarak ilan etmesine tepki göstererek “Filistin halkının geleceğine Trump karar veremez!” dedi. Yaptığı basın açıklamasıyla sorunun ancak “başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’nin tanınmasıyla” çözülebileceğini söyleyen Oran, İslam coğrafyasında yaşayan her bireyin ve siyasi partinin de yüzyıllardır yapmadıkları “özeleştirileri” yapması gerektiğinin altını çizdi. Aklı egemen kılacak, insanı özgürleştirecek, her türlü baskı kurumunu ortadan kaldıracak yeni bir anlayışın temelleri atılmadığı müddetçe “kaos düzeni” kuran ABD’ye karşı mücadele edilmiş olmayacağını anlatan Oran, Sosyalist Enternasyonal’in Filistin halkının yanında olduğunu söyledi.
Umut Oran’ın yayınladığı basın bildirisinde şu görüşler paylaşıldı:
Ortadoğu’nun kronik hale gelmiş olan pek çok sorunu; başkenti Doğu Kudüs olan ve tüm dünya tarafından egemen bir devlet olarak tanınan “Bağımsız Filistin Devleti” kurulmadığı müddetçe çözülemeyecektir. Bu anlamda Amerikan Başkanı Trump’ın kendi kişisel ajandasına uygun olarak aldığı ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak niteleyen “keyfi karar” her anlamda yanlış ve tek taraflıdır. Filistin halkının geleceğine Trump ya da bir başkası karar veremez. Başkentler de uluslararası hukuk ve tarihsel gerçekler göz ardı edilerek tespit edilemez.
Trump’ın Kararı Keyfi Bir Karardır
Ancak Trump’ın aldığı “keyfi karar”, dünyanın içinde bulunduğu anti-demokratik iklimi açığa vurması ve nefret üzerinden “rant devşiren” anlayışın halkları birbirine kırdırmaktan çekinmeyeceğini göstermesi açısından uyarıcıdır. ABD’ye yön veren güç odakları, “tek kutuplu dünya” dayatmasına uygun olarak çatışma alanlarını kaşımaya ve savaşları yaygınlaştırmaya devam etmektedir. Bu durum bir yandan “medeniyetler çatışması” tezlerine uygun hassasiyetler üzerinden kendi iç kamuoylarını uyuturken diğer yandan da “potansiyel tehdit olarak” görülen devletleri “meşgul ederek” ABD’ye karşı yükselecek gücü çatışma alanlarında parçalara ayırma amacı gütmektedir. Irak’ın, Suriye’nin, Ukrayna’nın, Libya’nın bu denli tarumar edilmesi; Kuzey Kore’nin, Filipinler’in sürekli gündemde tutulması; enerji zengini İslam coğrafyasının da ne idiği belirsiz “krallarla, prenslerle, sözde aristokratlarla” kontrol edilmesi ABD merkezli “kaos düzeninin” yansımaları olarak görülmelidir.
İslam Coğrafyası Özeleştiri Yapmalı
Öte yandan meselenin tüm ezilen halkları ilgilendiren boyutu da gözden kaçırılmamalıdır. İslam coğrafyasında yaşayan her bireyin ve siyasi partinin yüzyıllardır yapmadıkları “özeleştirileri” yapması artık bir zorunluluktur. “Cehennemin kapıları açıldı!” gibi daha önce de onlarca defa yapılan ve hiçbir sonuç doğurmayan açıklamaların, histerik bayrak yakma seanslarının ya da gerçeği göz ardı eden duygusal çıkışların Filistinlilere de, ezilen dünya Müslümanlarına da faydası yoktur. Zira bu ve benzeri tepkiler “kaos düzenine” hizmet etmek demek olacaktır.
Doğru Tavır: Yıkıcı Kapitalist Düzeni Tartışmaya Açmaktır!
Gelinen noktada doğru tavır: “Uluslararası ittifakları yeniden gözden geçirmek, yıkıcı kapitalist düzeni tartışmaya açmak ve aklı egemen kılacak, insanı özgürleştirecek, her türlü baskı kurumunu ortadan kaldıracak yeni bir anlayışın temellerini atmak olacaktır.” Aksi her durumda bugün tepki gösteren devlet yöneticileri yarın Trump’la “samimi pozlar vermek” için kuyruğa girecekler, birkaç dakika telefonda konuşabilmek için milyarlarca dolarlık Amerikan malı satın almak zorunda kalacaklardır.
Sosyalist Enternasyonal Bağımsız Filistin’in Yanındadır
Bu bakış açısıyla, tüm yurttaşlarımızı ve İslam dünyasını mazlum Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaya ve gerçek bir “özeleştiri” yapmaya çağırıyorum. Sosyalist Enternasyonal’in ve üye partilerin, “İsrail’le barış içinde yaşayacak, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti’ne” destek olmaya devam edeceğini de bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunuyorum.