CHP’li Umut Oran, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, 24 Haziran’da rejimin değişmesinden dolayı Atatürk’ün diğer eseri olan CHP’nin kuruluş yıldönümünü kutlamak için öncelikle özeleştiri yapılması gerektiğini vurguladı. “Sevinç Gözyaşlarıyla Kutlayacağımız Kuruluş Yıldönümleri de Gelecek” diyen Umut Oran, “Seçimde oy kullanmayacağım diyen tabanımıza karşı Genel Merkez Üst yönetimi halen doğru analiz yapmıyor! Kurumsal değişimin yolunu çizemeyen bir kısım parti içi muhalefet de ‘felaket tellallığı’ yapıyor” mesajı verdi. Umut Oran, “Ben ve tüm yol arkadaşlarım, Genel Merkez Üst Yönetimi için değil, ama tarihi şan ve şerefle dolu Cumhuriyet Halk Partisi ve partisine ömrünü vermiş fedakâr partililerimiz için alanlarda olacağız. ‘Emanet oy, stratejik oy, tepkisel oy’ gibi uydurma gerekçelere savrulan kim varsa hepsini CHP’ye oy vermeleri için ikna etmeye çalışacağız” diyerek yerel seçimler için yurdun dört bir tarafında yine çalışacağını açıkladı.
Yeni hamleler yoksa kutlama havada kalır
Umut Oran, bugün yaptığı yazılı basın açıklamasında şu mesajları verdi:
Atatürk’ün iki büyük eserimden biri dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurum ve kurallarıyla dönüştürüldüğü ve 24 Haziran itibariyle de “rejimin değiştiği” bir ortamda Atatürk’ün diğer eseri olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin “95.kuruluş yıldönümünü” kutlamaya çalışıyoruz. Zira kutlama yapmak için “Elimizde ne kaldı?” sorusu hâlâ cevaplanmayı beklediği gibi, “özeleştiri yapmadan, uygulanabilir bir yol haritası ortaya koymadan ve parti tabanında görülen derin hayal kırıklıklarını giderecek yeni hamleleri, her kademedeki yeni kadrolarla yapmak için irade koymadan” “kutlama adı altında yapılacak” her şey havada kalacaktır.
Kafa Karışıklığı Yüzyıla Yaklaştı
İşin esasına girildiğinde görülecektir ki “belirsizlik” partimiz için yeni değildir. Her fırsatta “Biz, İçişleri Bakanlığına verilen dilekçeyle kurulan bir parti değiliz!” diyen bir partinin kuruluş yıldönümü olarak 4 Eylül 1919’u, yani birinci kongremiz olan Sivas Kongresini değil de 9 Eylül 1923’ü kabul etmesi bile başlı başına bir sorundur. Nerdeyse yüzyıla yaklaşan bu kafa karışıklığı sebebiyle partimiz 95.yaşına mı girdi yoksa 99.yaşını mı kutladı belirsizdir. Kanaatimiz odur ki kaderi Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderiyle aynı olan Cumhuriyet Halk Partisi, Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti geleneği ve kurtuluş mücadelesi demektir. Bu anlamda “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diye yola çıkanların “irade beyanı olan” Sivas Kongresi partimizin resmi kuruluş tarihi olarak görülmeli ve partinin kökleriyle bağı asla koparılmamalıdır.
CHP Tabanındaki Büyük Hayal Kırıklığı Doğru Değerlendirilmeli!
Partimizin kuruluş yıldönümünde karşımızda duran ve kutlama yapmayı engelleyen diğer bir konuysa geçmişte hiç bu dereceye çıkmamış olan hayal kırıklığıdır. Özellikle 16 yıldır devam eden iktidar bloğunun meseleyi “rejim değişikliğine” kadar götürebilmesi fedakâr tabanımızda “klasik parti siyasetiyle bir şey yapılamaz” görüşünün yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Partililiğinden ve bugüne kadar ki fedakârlıklarından asla şüphe edilemeyecek çok sayıdaki seçmenimiz “yerel seçimlerde oy kullanmayacağını” yüksek sesle dile getirmektedir ve bu düşünce hızla partililer arasında yayılmaktadır. “Tabanın parçalanması” olarak görülmesi gereken bu tepkilere karşı Genel Merkez Yönetimininse “doğru analiz yapamadığı” ortadadır. Tabanın yaşadığı büyük hayal kırıklığını ortadan kaldırmak ve onları yeniden mücadele zeminine çekmek için atılması gereken adımları planlamak yerine “Küskünler AKP’ye oy versin!” gibi “tamamen yanlış açıklamalar” yapmak hatada ısrar etmek demektir. Tarih boyunca parti örgütüyle ve seçmen tabanıyla kavga ederek başarılı olabilmiş bir yönetim ya da siyasi parti görülmemiştir. Bundan sonra da görülmesi mümkün değildir. Bu itibarla CHP üst yönetimi acilen “somut adımlar atmalı” ve parti tabanını rahatlatacak yöntemler bulmalıdır. Aksi her durumda CHP’yi ve Türkiye Cumhuriyeti’ni çok daha karanlık günler bekleyecektir.
Yerel Seçimler Parti İçi İktidar Mücadelesinin Cephesi Haline Getirilmemelidir!
Hiç şüphe yoktur ki temsili demokrasinin en önemli unsurlarından biri seçimlerdir. Her siyasi partinin amacı da her seçime katılmak ve her seçimden iktidar olarak çıkmaktır. Ancak 16 yıldır devam eden başarısız sonuçların ardından özellikle parti içinde iktidar mücadelesi veren, meseleyi “sen-ben” kavgasına indirgeyerek tartışma zeminini yanlış yerde kuran ve bu yolla tabanın enerjisini de yok eden bazı grupların yerel seçimleri “parti içi mücadelenin bir cephesi” haline getirme gayreti içinde oldukları da ortadadır. Yaşanan bunca yenilgiye rağmen doğru analizler yapamayan, doğru kadroları oluşturamayan, ortak aklı egemen kılacak yöntemler geliştiremeyen ve CHP’yi 21.Yüzyıla taşıyacak olan kurumsal değişimin yolunu çizemeyen parti içi muhalefet unsurlarından bir kısmının yine bir hata yaparak “felaket tellallığı” yaptıkları ortadadır. Ancak bize göre bu yaklaşım her anlamda yanlıştır. Parti üst yönetiminin yanlışları ortadadır ve mazur görülmeleri için hiçbir sebep de yoktur. Ancak parti duvara toslasın da bize ortam doğsun diye düşünmek de en hafif ifadeyle “siyaseti bilmemektir.” Zira unutulan nokta şudur: Her iktidar yıkılabilir! Eğer her türlü olumsuzluğa rağmen iktidar değişmiyorsa o noktada asıl sorun iktidar olmak isteyenlerin “doğru hamleler yapmamasıdır.” Bu durum hem Türkiye’deki iktidar-muhalefet ilişkileri açısından geçerlidir hem de CHP içindeki iktidar-parti içi muhalefet ilişkileri için geçelidir. Unutulmamalıdır ki “zamanı gelmiş fikirlerin karşısında hiç kimse duramaz!” Ve bir kısım arkadaşımızın düşündüğünün aksine parti bir kez daha yenilince “otomatik olarak” iktidar değişmeyecektir.
Ben ve Arkadaşlarım “Bir Oy Fazla Almak için Sahada Olacağız!”
Siyasetin doğru zamanda, doğru insanlarla, doğru fikirlerle ve doğru vasıtalarla yapılması gerektiğine inanan bizler için “büyük stratejimize” zarar verecek her türlü “taktik eylem”, kısa vadeli getirilerine rağmen reddedilmelidir. Bizim için “büyük strateji: Türkiye Cumhuriyeti’ni muasır medeniyetlerin ötesine taşımaktır.” Bu hedefe bizi ulaştırabilecek tek güç de Cumhuriyet Halk Partisi’dir. O halde asıl olan yönetimlerin geleceği değil Cumhuriyet Halk Partisi’nin geleceğidir. Asıl olan Cumhuriyet Halk Partililerin “mücadele azim ve kararıdır.” Bu anlamda yerel seçimlerde alınacak her bir oyu “büyük stratejimizin” gerçekleştirilmesinde bir adım olarak gördüğümüzün bilinmesini istiyorum. Ben ve tüm yol arkadaşlarım, Genel Merkez Üst Yönetimi için değil, ama tarihi şan ve şerefle dolu Cumhuriyet Halk Partisi ve partisine ömrünü vermiş fedakâr partililerimiz için alanlarda olacağız. “Emanet oy, stratejik oy, tepkisel oy” gibi uydurma gerekçelere savrulan kim varsa hepsini CHP’ye oy vermeleri için ikna etmeye çalışacağız. Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderiyle CHP’nin kaderini, CHP’nin kaderiyle de kendi kaderimizi aynı gördüğümüz için CHP üst yönetimini cezalandırmak isteyenlerin aksine partimizi onurlandırmak ve yarınların daha büyük mücadelelerine hazırlamak için “yerel seçimlerde hiçbir makama aday olmadan” partimiz için il il, ilçe ilçe, belde belde dolaşacağız. Doğruları halkımıza anlatacağız ve mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.
CHP’nin Kuruluş Yıldönümlerini Hep Beraber Yine Kutlayacağız!
Biliyoruz ki şartlar zorlu ve her kavram birbirine karışmış durumda. Ancak korkmuyoruz! Rejimin değiştiği bir dönemde, yaşadığımız büyük kalp kırıklıklarını ve hüznü hiç unutmadan CHP’nin kuruluş günlerini daha büyük coşkuyla kutlayacağımız o günlerin geleceğini biliyoruz. Partimizi yüzlerce yıl yaşatacak adımları atmak için kendimizi “sorumlu görüyoruz.” Sonunda kazanacağımızı da biliyoruz. Zira haklı olan güçlüdür. Biz de haklıyız! Haklılığımızdan aldığımız güçle 4 Eylülleri de 9 Eylülleri de sevinç gözyaşlarıyla kutlayacağımız o güzel günler için mücadele etmeye devam ediyoruz. Tüm Cumhuriyet Halk Partilileri de bu mücadeleye omuz vermeye davet ediyoruz.