Prof. Dr. Serhat Fındık, uykunun rutin yaşamda enerji depolayarak güne daha dinç başlayabilmenin kuşkusuz en önemli faktörlerinden biri olduğunu söyledi. Sağlıklı bir yaşam için kaliteli ve saatlerine özen gösterilen bir uyku düzeni büyük önem taşıyor. Uzmanlar, yetişkin bir insanın günde en az 6 ile 8 saat arası uyuması gerekirken bu süre kısaltılmak zorunda kalındığında istenmeyen sorunlar ile karşı karşıya kalınabildiğini, özellikle aktif çalışma hayatına sahip kişilerde uykusuzluk sonucu ortaya çıkan halsizlik, dalgınlık, konsantrasyon bozukluğu gibi durumlar kişinin zamanla sinirli bir ruh haline bürünmesine neden olabildiğini kaydetti. Prof. Dr. Serhat Fındık, uyku bozukluğu ve uyku apnesi hakkında detaylı bilgi verdi.
"UYKU APNESİ KADINLARA ORANLA ERKEKLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR"
Uyku apnesi, ilerleyen yaşlardan itibaren daha sık görüldüğünün altını çizen Fındık, "Kadınlara oranla, erkeklerde daha sık rastlanılan hastalık, geniz eti, bademcik sorunu yaşayan ve ileri boyutta bademcik enfeksiyonu geçiren çocuklarda da oldukça sık görülmektedir. En önemli risk faktörlerinden biri de şişmanlıktır. Genel olarak; kısa boylu, boynu kısa, şişman ve belirgin gıdı gibi özellikleri taşıması kişiyi hastalığın en büyük adayı yapabilir. Ancak zayıf insanlarda da görülebileceği unutulmamalıdır" şeklinde konuştu.
"KİŞİNİN UYKU KALİTESİNİ BOZARAK BAŞ AĞRISI OLUŞTURABİLİYOR"
Prof. Dr. Fındık, hastalığın en önemli belirtisinin sabah yorgun kalkma olduğunu kaydederek sözlerine şöyle devam etti: "Kişinin uyku sırasında 10 saniye boyunca nefesi durduğu için sürekli çırpınarak uyanmak zorunda kalır. Hastada uyku kalitesi bozulduğu için, ne kadar uyursa uyusun sabah kalktığında tamamı ile yorgun hissetmeye ve her an uykuya eğilim görülmeye başlar. Şiddetli horlama, uykuda solunum durması, gece sık sık uyanma nedeni ile uykusuzluk, sabah baş ağrısı, kabus görme, bilişsel işlevlerde azalma, konsantrasyon kaybı, iş performansında azalma belli başlı belirtilerdir.
Uyku apnesi tedavi edilmediği takdirde ölüme kadar gidebilen çok ciddi sağlık problemlerine yol açar. Bunlar arasında yüksek tansiyon, kalp ritim bozuklukları, pulmoner hipertansiyon (akciğerlerin yüksek tansiyonu), kalp yetmezliği, inme/felç, insülin direnci, karaciğer yağlanması, obezite, metabolik sendrom ve şeker hastalığı sayılabilir. Bu hastalar vücut dirençleri de düşük olduğu için kolaylıkla mikrobik hastalıklara yakalanırlar ve diğer insanlara oranla daha sık doktora başvurup daha fazla süre ile hastaneye yatarlar".