Birçok bilim insanı dünya dışı canlı varlıkların varlığının olası olduğun düşünse de henüz bu konuda kesin bir kanıt yoktur. Dünya’ya düşen meteoritler üzerinde de canlı kalıntıları incelenmektedir.
20. yüzyıl ortalarından bu yana akıllı uzaylı varlıkların varlığı araştırılmaktadır. Radyo sinyalleri ve teleskoplarla Güneş Sistemi dışındaki gezegenler araştırılmaktadır. Bilim kurgu ve Hollywood filmleri ise dünya dışı canlılar hakkındaki merakı artırmıştır.
1950’li yıllardan bu yana bilim insanları yıldızların etrafındaki “yaşanabilir bölge”de bulunan alandaki gezegenlerde yaşam bulunabileceği fikrini savunmuşlardır. 2007 yılından bu yana yapılan yapısal açıdan Dünya benzeri gezegenler, bu tür gezegenlerin evrende bulunma sıklığı konusunda daha doğru fikir sahibi olmamızı sağlamıştır.
Yaşanabilir bölge; bir yıldızın etrafında atmosfere sahip gezegen ve gezegen benzeri uzay cisimlerinin yüzeylerinde sıvı halde su bulundurabilmelerinin mümkün olduğu bölgelerdir. Yıldızların tipine göre bu alanın yıldıza uzaklığı farklılık göstermektedir.
4 Kasım 2013’te Kepler uzay misyonu tarafından toplanan verilere dayanarak astronomlar Dünya’nın içinde bulunduğu Samanyolu Galaksisinde 40 milyar kadar Dünya benzeri gezegenin, Güneş benzeri ve kırmızı cüce yıldızlar etrafında bulunan “yaşanabilir bölge”lerde bulunabileceğini açıklamışlardır. Bu gezegenlerden 11 milyarının Güneş benzeri yıldızlar olabileceğini açıklamışlardır. Bu tip yıldızlardan en yakını Dünya’ya 12 ışık yılı uzaklıktadır.
Güneş Sistemi’nde dünya dışı canlı var mı?
Güneş Sistemi’nde üzerinde yaşam bulunma potansiyeli olan bazı uzay cisimleri bulunmaktadır. Bunlar özellikle yüzey altı okyanuslara sahip olabileceği düşünülen cisimlerdir. Uzmanlar Güneş Sistemi’nde bir yaşam formu bulunsa bile bunların mikroorganizmalar olacağını düşünmektedir.
Mars
Mars’ta yaşam hakkında geçmişte çokça tahminler yapılmıştır. Genel kanıya göre Mars yüzeyinde sıvı halde su geçmişte bulunmaktaydı, bugün Mars toprağı üzerinde yapılan incelemelerde de bunu doğrulayabilecek bulgular yapılmaktadır.
Mars’ın geçmişte daha sıcak ve nemli olduğuna, yeryüzü üzerinde kurumuş dere yatakları, su bulunduğunda oluşan mineraller kanıtlanmıştır.
Bazı uzmanlar Mars’ta bazı yeraltı bölgelerinin mikrobik yaşamı barınabileceğini düşünmektedirler.
Ceres
Ceres, Mars ve Jüpiter arasında yer alan asteroit kuşağında bulunan bir cüce gezegendir. Herschel Uzay Gözlemevi tarafından yapılan gözlemlere göre ince su buharından oluşan bir atmosfere sahiptir. Donmuş yüzeyi üzerinde bulunan parlak bölgelerin buz olabileceği düşünülmektedir. Suyun bulunabilme ihtimali cüce gezegen Ceres üzerinde hayat olabilmesi ihtimalini de doğurmuştur.
Europa
Jüpiter’in uydusu Europa, Güneş Sistemi’nde Dünya dışında yaşamın bulanabileceği en olası ortama sahip cisim olarak düşünülmektedir, bunun sebebi çok yüksek ihtimalle bir yüzeyaltı okyanusuna sahip olmasıdır. Bu okyanusun çok hücreli mikroorganizmaları barındırabileceği tahmin edilmektedir. Bu ihtimal 2011 yılında donmuş yüzeyaltında çok geniş göllerin varlığının bulunmasından sonra daha da güçlenmiştir. 2025 yılında Güneş Sistemi’nde yaşam olabilmesi en olası yer olan Europa’nın yaşama uygunluğunu incelemek üzere bir inceleme aracı fırlatılacaktır.
Titan
Titan, Satürn’ün en büyük uydusudur. Titan aynı zamanda Güneş Sistemi içerisinde kayda değer bir atmosfere sahip olan tek uydudur. Kutup bölgelerinde sıvı halde hidrokarbon gölleri bulunduğu ortaya çıkarılmıştır. Dünya dışında yüzeyinde sıvı bulunan tek uzay cismidir. Bir hipoteze göre burada hidrojen, etin ve etan tüketen ve metan üreten canlı organizmalar bulunabilir.
Güneş Sistemi’nde bir yaşam bulunsa bile bunun Dünya kaynaklı olacağını ileri süren hipotezler de bulunmaktadır.
Araştırma Yöntemleri
Uzayda olası bir yaşamı bulmak için yapılan araştırmalar doğrudan ve doğrudan olmayan araştırmalar olarak iki farklı şekilde sınıflandırılmaktadır.
Bilim insanlarının Güneş Sistemi dahilinde gezegen yüzeylerini ve meteoritleri inceleyerek yaptıkları araştırmalar doğrudan yapılan araştırmalar kategorisine girmektedir.
Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması (SETI) benzeri doğrudan olmayan araştırmalar ise galaksiyi olası diğer medeniyetler ve dünyalardan kaynaklı olabilecek elektromanyetik yıldızlararası iletişim sinyalleri ararlar. Ancak uzayda dünya dışı zeki canlılar olsa bile bunların insanlar tarafından algılanabilecek Dünya yönünde radyo iletişim dalgaları göndereceğinin de bir garantisi yoktur. Bu sinyaller Dünya’ya ulaşsa bile bu sinyallerin Dünya’ya gelmesi çok uzun zaman alabilir, sinyaller uzak geçmişten gelecektir.
Keşfedilen Gezegenler
Bazı astronomlar dünya dışı canlıları barındırabilecek Güneş Sistemi dışında gezegenleri araştırmaktadırlar. Bu yönde yapılan gözlemler sonucu 1992 yılından, 1 Kasım 2015 tarihine kadar Güneş Sistemi dışında 1977 adet gezegen keşfedilmiştir. Bu gezegenlere Dünya benzeri kayaç gezegenler olduğu gibi Jüpiter gibi gaz devleri de dahildir. Gözlemlenen gezegen sayısının önümüzdeki yıllarda katlanarak artması beklenmektedir.
Kepler uzay teleskobu 1,100’ü kanıtlanmış 3,600 gezegen adayı gözlemi yapmıştır, bunlardan yüzde 11’inin yanlış pozitif olabileceği düşünülmektedir. Yapılan gözlemler sonucunda ortalama olarak bir yıldız çevresindeki gezegenlerin sayısının en az bir olduğu görülmüştür.
Uzayda Yaşam Var Mı?
Her beş Güneş benzeri yıldızdan birinin yaşanabilir bölgesinde Dünya boyutlarında bir gezegen olduğu görülmüştür. Bunlardan Dünya’ya en yakını bize 12 ışık yılı uzaklıktadır. Samanyolu Galaksisi’nde 200 milyar yıldız olduğu düşünülürse yaşanabilir bölgede bulunan dünya benzeri boyutlardaki gezegen sayısının 11 milyar olabileceği söylenebilir. Bu sayı eğer kırmızı cüce sınıfındaki yıldızları da dahil edersek 40 milyara ulaşmaktadır.
Drak denklemi ve Hubble uzay teleskobunun gözlemlerine göre gözlemlenebilir evrende en az 125 milyar galaksi bulunmaktadır. En kötü ihtimalle Güneş benzeri gezegenlerden en az yüzde 10’u bir gezegen sistemine sahiptir. Buna göre bilinen evrende 6.25×1018 adet gezegen sistemine sahip Güneş benzeri yıldız bulunmaktadır. Eğer bu sistemlerden milyarda birinde yaşam oluşabileceğini düşünürsek gözlemlenebilir evrende 6.25×109 adet yaşama uygun gezegen sistemi bulunmaktadır. Ancak bugüne kadar bu konuda bir kanıt bulunamamıştır.
Dünya dışı yaşamın olasılığının bu kadar yüksek olmasının ancak bu konuda herhangi bir kanıt olmaması konusundaki çelişki Fermi Paradoksu olarak da bilinir.