Bayraktar, Adana Şehir Hastanesi bünyesinde hizmet veren Diyabet Okulu’nda verdiği seminerde, diyabetin, ömür boyu süren bir hastalık olduğunu vurguladı.
“Diyabette beslenme” konusunda açıklamalarda bulunan Bayraktar, diyabeti; vücutta pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen bir hastalık olarak tanımladı.
Hastaların beslenme tedavisine düzenli bir şekilde uymasını isteyen Bayraktar, “Beslenme tedavisi iyi bir şekilde uygulandığında kan glikozunu normal bir düzeyde tutar. Kan yağları düzenlenir ve uygun vücut ağırlığı sağlanır. Diyabetin komplikasyonları önlenir ve yaşam kalitesi süresi artar” dedi.
Bayraktar, fazla kilolarını ‘diyet, spor ve zayıflama’ eğitimleriyle hastalığını kontrol altında tutabileceğini bildirdi.
Diyabet tedavisi
Diyabet tedavisinin amacının kan şekeri düzeyini normal sınırlar içerisinde tutarak, kısa ve uzun dönemde oluşabilecek sağlık sorunlarını önlemek veya geciktirmek olduğunu kaydeden Bayraktar, tedavisinin ana ilkelerini “Sağlıklı beslenme, egzersiz, antidiyabetik (oad) ilaçlar, insülin takviyesi” biçiminde özetledi.
Bayraktar, diyabete zemin hazırlayan nedenleri, “Şişmanlık, aşırı tuz, şeker ve şekerli yiyecek tüketimi, lif (posa) yönünden yetersiz beslenme” olarak sıraladı.
Genel beslenme kuralları
Şeker hastalığında genel beslenme kuralları hakkında bilgiler veren Bayraktar, şöyle devam etti:
“Kişi, az ve sık sık beslenme ilkesi gereği; öğünler arasında 2,5-3 saat olacak şekilde 3 ana, 3 ara toplam 6 öğünde beslenmelidir. Öğün atlamamalıyız. Öğünleri her gün düzenli olarak, aynı saate tüketmeliyiz. Şeker ve şekerli yiyecek tüketiminden sakınmalıyız. Pasta, kek, kurabiye, gofret, çikolata, şekerli bisküviler, şekerlemeler, dondurma, bal, pekmez, reçel, marmelat, meyve suları, meşrubatlar, asitli içecekler ve bütün hamur işleri kana hızlı karışan işlenmiş karbonhidratlardır. Meyveler, sebzeler, kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, barbunya, mercimek, börülce ), tam tahıl ekmeği, süt, yoğurt ve fındık, fıstık, ceviz, badem, kaju gibi kuru yemişler ise kana yavaş karışan doğal karbonhidratlardır.”
Posalı (lifli) yiyecek tüketiminin artırılmasını öneren Bayraktar, “Posa, yiyeceklerin sindirilemeyen kısmıdır. Diyet posası vücutta kan şekerini yavaş yükseltir, insülin ihtiyacını azaltır, tokluk hissinin oluşmasını sağlayarak ağırlık kontrolüne yardımcı olur. Bağırsak çalışmasını düzenler, kabızlığı önler. Kanda yağların yükselmesini önler” şeklinde konuştu.
"Tam buğday ekmek tercih edilmeli"
Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeğinin tercih edilmesinin altını çizen Bayraktar, şu tavsiyelerde bulundu:
“Öğünlerde mutlaka sebze yemeği ve salataya yer veriniz. Kuru meyve suyundaysa yaş meyveyi tercih ediniz. Kabuğuyla yenilebilen meyveleri soymadan yiyiniz. Kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya gibi kuru baklagilleri sıklıkla tüketin. Diyabetli bireyler damar yapısındaki hassasiyetlerinden dolayı birinci derecede tansiyon, kalp damar ve böbrek hastalığına adaydırlar. Tuz tüketimini azaltmadıkları takdirde yüksek tansiyonla karşılaşırlar. Yemeklerin tadına bakılmadın tuz atılmamalıdır. Sofradan tuzluğu kaldırınız. Yemekleri tatlandırmak için tuz yerine baharatları tercih ediniz.”
Diyabet hastalarının uzmanların önerdiği miktarda yiyecekleri tüketmesi gerektiğini anlatan Dyt. Ezgi Bayraktar, şöyle devam etti:
“Verilen miktardan fazla yersek kan şekerimiz yükselir. Verilen miktardan az yersek kan şekerimiz düşer. Hastalığın bulgularına, sosyoekonomik ve kültürel durumu ile beslenme alışkanlığına uygun biçimde beslenme tedavisi düzenlenir. Öğün planlaması yapabilmek için yiyecek değişim listelerinden yararlanılır. Bu listeler enerji ve besin öğeleri değerleri birbirine denk olan gıdaların ‘değişim’ adı altında aynı grupta toplanması ile oluşturulmuştur. Hastalar, uzmanına danışmadan herhangi bir bitkisel ürün kullanmamalıdır.”