Günlük hayatta çoğu zaman geçer nasıl olsa deyip ihmal edilerek kronikleşen bel ve boyun fıtığı hakkında bilgi veren Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Öncelikle her bel ve boyun ağrısının sorumlusu fıtık değildir. Günümüzde modern teşhir yöntemlerinden MR ile çok fazla fıtık teşhisi konulmaktadır. Ancak bel-boyun fıtığının teşhisinde en önemli kural, hastanın klinik muayenesi ve hekimin gözlemleme tecrübesi ve değerlendirmesidir. Hastayı muayene etmeden sadece MR filmine bakarak teşhis koymak, tedavinin eksik kalmasına yol açabilmektedir. Çünkü MR, bel ve boyun fıtığı teşhisinde kullandığımız yardımcı bir görüntüleme tekniğidir. Radyolojik olarak fıtık görünse bile ağrılarınızın kaynağı fıtık olmayabilir. Tek başına teşhis açısından anlamlı değildir. Ancak klinik şikayetler ve muayene bulguları MR’la uyumluysa bel ve boyun fıtığından hastalık olarak bahsedilebilir” dedi.
Bel-boyun fıtığında birden fazla tedavi yönteminin olduğunu ifade eden Uz. Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Bu da hastalar, hatta hekimler arasında bile zaman zaman problemlere yol açabilmektedir. Öncelikle bel ve boyun fıtıklarının yüzde 98’inin ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebildiğinin bilinmesi gerekir. Rahatsızlığın başlangıcında sadece ortopedik yatak istirahati ve ilaç tedavisi ile hasta rahatlayabilir. Geçmez ise doğru yerde, eksiksiz, uzman hekimlerce aletli yada aletsiz (manuel) fizik tedavi uygulamaları oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Bazen halk arasında, fizik tedavi de olsa sonuçta ameliyat kaçınılmaz gibi yanlış bilgiler kulaktan kulağa dolaşmaktadır. Fizik tedavi, süreci geciktiren bir uygulama asla değildir. Ameliyat, bel ve boyun fıtıklarının sadece yüzde 2’sinde gerekmektedir’’ diye konuştu.
Merkezinde uyguladığı manuel tedavi yöntemleriyle özellikle bel ve boyun fıtığı olmak üzere boyun düzleşmesi, bel kayması (1. derece stabil olanlar), el bileği sinir sıkışması, boyun tutulması, omurga kilitlenmeleri, tenisçi dirseği, piriformis sendromu, omuz sıkışma sendromu, sakroiliak sendrom gibi rahatsızlıkları tedavi ettiğini anlatan Ali Şahabettinoğlu, "Haftada 1 ile 2 seans halinde yapılan tedavi, hafif vakalarda 2 ile 3, orta vakalarda 4 ile 5, ileri vakalarda ise 8 ile 10 seans sürebilmektedir. Manuel tedavide, hastaya ve hastanın rahatsızlığına göre değişen birtakım bastırma, döndürme, germe manevralarını içeren teknikler uygulanmaktadır. Ancak hangi yöntemle tedavi olunursa olunsun fıtığın ileride tekrar oluşabileceği unutulmamalıdır. Bu sebeple tedavi sonrası risk faktörlerinin azaltılıp, hayatın ona göre düzenlenmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.