Dr. Fevzi Özgönül, “Çevrenizde ağzı çok kuruyan, çok su içen, çok idrar yapan ve çok acıkan birisini görürseniz hemen ona kan şeker tahlili yaptırmasını önerin. Tıpta diyabet diye adlandırılan şeker hastalığı, midenin hemen arkasında bulunan pankreas adını verdiğimiz bir salgı bezinin hastalığıdır. Pankreas bezi hem yediğimiz besinlerin sindirimi için enzim salgılar hem de kandaki şekerin hücreler tarafından kullanılabilmesini sağlayan insülin adında bir hormon üretir. İnsülin hormonu hücrelerin canlılığını devam ettirebilmesi için kanda bulunan şekerin hücre içine girmesini sağlar. Eğer insülin hormonu yeterince salgılanamazsa sürekli aç hissederiz ve kandaki şeker miktarımız aşırı artar. Kandaki şeker miktarı aşırı artınca ince kan damarları tıkanır” dedi.
Bu durumdan en çabuk böbreklerin, gözlerin, kalbin, el ve ayakların uç kısımlarının etkilendiğini ifade eden Dr. Özgönül, “Daha sonra da tüm organlarımız hasara uğrar ve görevlerini sağlıklı olarak yerine getiremez. Belirtileri; Kandaki yüksek şekeri idrar ile vücut dışına atabilmek için çok susamaya başlarız. Dolayısıyla çok sık idrara çıkmaya başlarız. Kan şekeri hücre içine giremediği için vücudumuz hep açtır ve çok yemek yeriz. Çevrenizde ağzı çok kuruyan, çok su içen, çok idrar yapan ve çok acıkan birisini görürseniz hemen ona kan şekeri tahlili yaptırmasını önerin. Çünkü bu üç belirti şeker hastalığının ilk belirtileridir. Bu ilk 3 belirtinin dışında halsizlik ilk başlarda ani kilo kaybı, yorgunluk, vücudumuzda özellikle kollarda ve bacaklarda uyuşma, karıncalanma, parmak uçlarında his kaybı ve görme bozuklukları başlar. İlk dönem geçtikten sonra aşırı bir kilo alımı da başlar. O kadar çok su içmelerine rağmen ciltleri hep kurudur. Kan şekerini idrar ile dışarı attıkları için, sık idrar yolu enfeksiyonu da olurlar” diye konuştu.
Şeker hastalığı 2 tip olduğunu kaydeden Dr. Özgönül, “Tip 1 diyabet dediğimiz hastalarda, pankreasta insülin yapan beta hücreleri hasarlanır yada insülin yapımını engelleyecek hastalıklarla ortaya çıkar. Doğumdan itibaren veya çok genç yaşta görülür. İnsülin ya hiç üretilmez ya da çok az üretilir. Tip 2 diyabet dediğimiz hastalarda ise sorun pankreasın insülin üretememesi değildir. Burada pankreas kişinin çok karbonhidrat tüketmesine bağlı ya yeterli insülin üretemez veya insülinin görev yapamaması nedeni ile şeker yüksekliği oluşur. Bazı hamileliklerde de hormon salgısına bağlı olarak hamilelik diyabeti ortaya çıkabilir. Hamilelikten sonra kan şekeri normal düzeyine inebilir. Fakat bu tip hastalar her an tip 2 diyabet hastalığı olabilecek kişilerdir” ifadelerini kullandı.
Şeker hastalığına yakalanmamak için tatlılardan, hamur işi gıdalardan uzak durulması gerektiğini belirten Dr. Özgönül, “Vücudunuzun biyolojik ritmini geri kazanın. İnsan için biyolojik ritim, erken bir kahvaltı ile güne başlamak, günde 4 öğünü geçmemek, çay kahve gibi içecekler yerine suyu tercih etmek, saat 23:00- 02:00 arasında uykuda olmak, gün içerisinde en az 5 bin adım atmak demektir” şeklinde konuştu.