Bazı hastalarda yapısal olarak doğuştan gelen veya sonradan gelişen pörtlek (iri) göz yapısının mevcut olduğunu anlatan Prof. Dr. Ümit Beden, “Bu hastalarda gözün fonksiyonlarını korumak veya kozmetik olarak daha iyi bir görünüme sahip olabilmek için orbital dekompresyon ameliyatı uygulanabilmektedir. Orbital dekompresyon ameliyatı, göz çukurunu (orbitayı) genişletmek için uygulanan bir ameliyattır.
Göz çukuru (orbita), göz küresi ve çevresindeki kaslar ile sinirleri içerisinde barındıran kemik yapıdır. Kemik duvarların sert olması nedeni ile bu duvarlar esneyemezler. Göz ve çevresinde hacim artışına neden olan tümör veya tiroide bağlı oftalmopati (Graves) gibi durumlarda, kemik duvarlar esneyemediği için, göz küresi ve göz siniri basınç altında kalacaktır. Bu tür olgularda, orbitanın kemik duvarları açılarak orbita hacmi genişletilebilir, bu orbital dekompresyon ameliyatıdır. Bu sayede, göz siniri ve göz küresi üzerindeki basınç artışı da tedavi edilmiş olur” diye konuştu.
Kozmetik yüz algılamasında göz bölgesinin en önemli bölgelerden birisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ümit Beden, “Göz ve çevresinde oluşabilecek kozmetik kusurlar bu nedenle en çabuk fark edilen kusurlar arasında yer alır. Bu gibi problemler genellikle yaşın ilerlemesi ile oluşan ve göz kapaklarında kendini gösteren torbalanmalardır. Bunun yanında, daha genç yaşlarda gelişebilecek kusurlar da mevcuttur. Tıbbi adı ile ekzoftalmus, halk arasında bilinen adı ile pörtlek göz bu kusurlardan biridir. Bu durum doğuştan veya sonradan gelişebilmektedir. Sonradan pörtlek göze neden olabilecek en sık sorun tiroit hastalıklarıdır.
Pörtlek göz tiroit hastalıklarında olduğu gibi sonradan gelişen bir durum ise genellikle beraberinde başka göz sorunlarını da bulundurur. Bunların en önemlileri göz içi basınç artışı (glokom) ve göz hareketlerinde bozulmadır (şaşılık). Bu gibi hastalarda pörtlek gözün cerrahi tedavisi tıbben gerekli olmaktadır. Bu işlem orbital dekompresyon cerrahisidir ve göz arkasındaki kemik ve yağ dokulara müdahale ile gözün bir miktar geriye alınması esasına dayanır. Bazı olgularda ise bu gibi tıbbi sorunlar bulunmamakla birlikte gözün iri görünüşü kozmetik olarak hastayı rahatsız edebilmektedir. Bu durumlarda, hastalar sosyal olarak içine kapanma, göz teması kurmama ve toplum içine çıkmama gibi davranış şekilleri geliştirebilmektedir. Bu gibi kozmetik sorunlar yaşanması durumunda kozmetik orbital dekompresyon (pörlek gözlerin küçültülmesi ameliyatı) cerrahisi uygulanabilmektedir” şeklinde konuştu.
“Orbital dekompresyon ameliyatı tıbbi olarak gerekli olduğunda ameliyat ile gelebilen bazı riskleri almak hasta için kolay olabilmektedir” diyen Prof. Dr. Ümit Beden, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu işlem kozmetik olarak uygulandığında ise, bu riskleri daha iyi tartmak ve değerlendirmek gerekli olmaktadır. Bu riskler günümüzdeki cerrahi teknik ve teçhizatlar ile en aza indirilmiş olmakla birlikte, her hastanın göz ve orbita yapısına göre kendi içinde değerlendirilmesi gereklidir. Yerleşik ve tecrübeli cerrahi ekip ve yeterli donanım ile günümüzde bu riskler en aza indirilebilmiştir. Gözlerin kabul edilenden daha büyük ve kozmetik olarak sorun oluşturduğu hastalarda, detaylı bir göz muayenesi ve tomografi ile göz arkasındaki kemik ve yağ dokularının incelenmesi gereklidir. Bu şekilde hasta için bu uygulamanın ne kadar uygun olduğu ve ne gibi riskleri beraberinde getirebileceği öngörülebilir. Bu durumlarda hekim ve hasta detaylı olarak işlemin artılarını ve eksilerini tartışarak ortak karara varmalıdırlar. Risklerin düşük olduğu ve ameliyattan fayda göreceği düşünülen olgularda kozmetik amaçla uygulanan orbital dekompresyon, yani pörtlek göz küçültme ameliyatı günümüzde oldukça yüz güldürücü sonuçlar verebilmektedir”