TÜİK'in 2021 yılında yayınladığı Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre internet kullanımı 6-15 yaş grubundaki çocuklar için 2013 yılında yüzde 50,8 iken, 2021 yılında yüzde 82,7’ye yükseldi. Bilgisayar, akıllı telefon, televizyon, akıllı saat ve oyun konsolu teknoloji ürünlerinden en az birinin sadece kendi kullanımında olduğunu beyan eden 6-15 yaş grubundaki çocukların oranı ise yüzde 66,6 oldu. Dijital oyun oynadığını belirten bu yaş grubundaki çocukların yüzde 94,7'si hemen her gün veya haftada en az bir defa olmak üzere düzenli olarak dijital oyun oynadığını beyan etti.
Dijital ebeveynlik sorumluluk yüklüyor
Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Koltuksuz ve Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferah Onat, internetin içine doğan çocukların artık anne babalarından daha fazla bilgi sahibi olduğu günümüzde ebeveynlere de büyük bir görev düştüğünü söyledi. “Siber ya da dijital ebeveyn” kavramının son yıllardaki teknolojik gelişmelerin anne babalara yüklediği sorumluluktan ortaya çıktığını ifade eden akademisyenler, bu kavramın dijital ortamlarda çocukların eylemlerini anlama, destekleme ve düzenlemeyle ilgili ailesel çabaları tanımladığını belirtti. Çocuklarına rol model olabilmek, onları bu dünyadaki tehlikelerden koruyabilmek için öncelikle ailelerinin medya okur yazarlığının yüksek olması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ferah Onat, “Dijital ebeveynlikle ilgili yaklaşımlar geleneksel ebeveynlik alışkanlıklarından farklı. Bu yaklaşımlar dijital teknolojilerle çocukların yaptıkları eylemler arasında aracılık etmeye izin verir. Yani aileler, çocukların internet ve dijital medyayla olan bağlantısını düzenlemek için farklı davranışlar takınır. Bunlar geleneksel ebeveynlik davranışlarından farklıdır. Burada amaç sadece kısıtlamak ve sınırlamak değildir. Amaç, belki de çocukların yardımıyla ailenin bu dijital ortamı anlaması, bazı sosyal ağlar üzerinden çocukla etkileşim kurabilmesi, çocuğun başına gelebilecek tehlikelerin farkına varması ve onu bu konularda bilinçlendirmesidir. Çocuk büyürken telefon, tablet vb. dijital araçları ‘oyalansın’ diye çocuğa verip sanki bir dadı gibi kullanmamak gerekir” dedi.
“Çocuklar internetin yerlisi, aileler ise göçmeni”
“Çocuklar internetin yerlisi, biz aileler ise göçmeniz” diyen Doç. Dr. Onat, “Anne-babalar olarak internetin yerlilerden bir şeyler öğrenirken riskleri keşfedebilir, çocuklarımızla dijital dünya hakkında iletişim kurabiliriz. Öncelikle onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışmamız gerekiyor. Çocuklarla konuşmak çok önemli. Riskler ve tehlikeler eğlenceli bir şekilde anlatılmalı. Aslında en önemlilerinden biri de ebeveynlerin kendisini eğitmesi. Çocukların kullandığı sosyal medya uygulamalarına ilgileri olmasa da ortamı anlayabilmek adına üye olup bakmalılar, kullanımını öğrenmeliler. Sosyal ağlarda çocukla arkadaş olmak iyi bir seçenek olabilir. Bunları yaparken kesinlikle dedektif gibi ya da taciz edercesine bir takiple değil de çocuğa dijital araçların kullanımı konusunda rol model olarak gerçekleştirmeliler. Örneğin uyku dönemi çok önemli, dijital araçların yatağa girmemesi gerekir. Bunun için de rol model olunması lazım. Anne, baba telefonu yatakta kullanıyorsa, yemek yerken, tuvalete gittiğinde bile sürekli elindeyse çocuk da bunu kopyalar. Çocuk gece oyun oynuyor veya mesajlaşıyorsa uyku kalitesi etkilenir ve bu da çocuğun okulda geçirdiği zamanı kötü etkileyebilir. Özetle, önce anne, baba, ağabey, abla düzenlemeyi kendisine uygulayacak, sonra çocuktan bekleyecek” diye konuştu.
“Denetlemek, yasaklamak değildir”
Özellikle 6-12 yaş grubundaki çocukların en çok vakit geçirdiği ortamların oyun programları ve video içerikli web siteleri olduğunu söyleyen Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Koltuksuz ise, “Ebeveynler, çocuklarını yasaklamadan da kontrol edebilir. Denetlemek, yasaklamak değildir. Bu yanlış anlaşılıyor. Yasakladığınızda başka problemler doğar. Aileler, çocuğuyla sitelere girip neden zararlı olabileceklerini örnek vermeli. Veliler daha bilgili olmalı. Şimdi doğan çocuk, interneti olan bir eve doğuyor. Dijital dönüşüm ani olduğu ve bir anda ortaya çıktığı için nesiller arasındaki fark bazen dramatik biçimde açılıyor. 50-60 yaş grubuna dijital dünyayı anlatmak zor ama 25-45 yaş aralığındaki anne babalar daha kolay öğrenebilir. Çocuklarıyla dijital ortamda arkadaş olmalı, sadece anne baba olarak değil siber ortamda çocuklarıyla iletişim içinde olmaları lazım” ifadelerini kullandı.
“Aileler çocukların oynadığı bilgisayar oyunlarını öğrenmeli”
Doç. Dr. Koltuksuz, birçok ailenin oyun programlarında çocuğunu bekleyen tehlikelerin farkında olmadığının altını çizerek, “Anne babanın çocuğunun oynadığı oyun programına bakması, tanıması lazım. Bunun için de vakit ayırmaları, ilgilenmeleri gerekiyor. İnternette dolaşan çocuk tacizcileri çok büyük problem. Oyunda aktif kullanıcılar yazı gönderiyor ve bilgi alıyorlar. Anne, baba ile ilgili bilgi toplanmaya başlıyor. Bu şekilde de çocuk tacizcilerine altyapı sağlanıyor. Bunlara çok dikkat edilmeli. Aynı zamanda çocuğun eline tableti verip tek başına video izlemeye bıraktığınızda çocuk küfür ve şiddet içerikli görüntülere denk gelebilir. Bazı oyunlarda oyun kurucular virüs yüklüyor, çocuğun fotoğrafını çekebiliyorlar. Her oyunun masum olmadığı unutulmamalı” dedi.