YÖK’ün “şeffaflık ve açıklık” politikası doğrultusunda ilki 2018 yılında yayımlanan raporun dördüncüsü olan 2021 yılı raporu önceki yıllarda olduğu gibi sistemin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyduğu gözlemlendi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yekta Saraç, sosyal medya hesabından konu hakkında yaptığı paylaşımda, “Yeni YÖK olarak, her yıl ülkemizdeki vakıf yükseköğretim kurumlarına ait akademik, idari ve mali verileri kapsamlı bir şekilde paylaşarak, sistemin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyduğumuz ‘Vakıf Yükseköğretim Kurumları 2021’ raporumuzu yayımladık. İlk kez 2018 yılında yayımladığımız rapor ile 2021 yılı raporumuz kıyaslandığında, geçen yıllar içerisinde bazı üniversitelerimizdeki bilhassa kütüphane alanları, kitap, açık ve kapalı mekan sayılarındaki artış dikkati çekmektedir. Öğrencilerimiz için olumlu yöndeki bu gelişmelere benzer şekilde bu kurumlarımızdaki reklam giderlerinin düşmeye, Ar-Ge harcamalarının yükselmeye başlaması Yeni YÖK’ün ‘şeffaflık ve açıklık’ politikasının kaliteye etkisini ve bu konudaki amacın hâsıl olduğunu göstermektedir. Bu kurumlarımızın en büyük reklamının ve tanıtımının nitelikli eğitim vererek yetiştirdiği öğrenciler olduğuna inanıyor, öğrencilerimizin faydasına olan iyileştirmeler yapan Vakıf yükseköğretim kurumlarımızın tüm yöneticilerine teşekkür ediyoruz. Vakıf yükseköğretim kurumlarını tercih edecek öğrencilerimizin daha bilinçli üniversite tercih yapmaları için bu rapordan da istifade etmelerini tavsiye ederiz” ifadeleri yer aldı.
Türkiye’de 11 farklı ilde toplam 77 vakıf üniversitesi mevcut
Rapora göre Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin sayısı 77’ye ulaşarak yükseköğretim sistemi içerisinde önemli bir konuma geldi. Çoğunluğu İstanbul (47) ve Ankara’da (13) olmak üzere 11 farklı ilde vakıf üniversitesi mevcut. Vakıf üniversitelerinin öğrenci sayısının ortancası yaklaşık 6 bin olmakla birlikte 9 vakıf üniversitesinin 20 binin üzerinde öğrencisi bulunuyor.
Hali hazırda mezun vermiş olan vakıf üniversiteleri dikkate alındığında, 48 üniversitede kadrolu öğretim üyesi sayısı 100’ün üzerinde, ancak 27 üniversitede kadrolu öğretim üyesi başına öğrenci sayısı 40’ın üzerinde. Vakıf yükseköğretim kurumlarının özellikle lisansüstü programlarda öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı oranının düşük tutulması bekleniyor. Nitekim buna yönelik YÖK tarafından düzenlemeler de yapıldığı öğrenildi.
Üniversitelerdeki açık ve kapalı fiziki alanlarda artış görüldü
Üniversitelerin fiziki alanlarını geliştirmesine yönelik yapılan düzenlemeler sonucunda iyileştirmeler gözlendi. Öğrenci başına düşen açık alana ilişkin olarak vakıf üniversitelerinin, 2018 ve 2021 yıllarına ait verileri karşılaştırıldığında; 11 vakıf yükseköğretim kurumunun öğrenci başına açık alanının yüzde 50’den, 5 tanesinin ise yüzde 25’den fazla arttığı, öğrenci başına düşen kapalı alanın ise yine aynı yıllar içerisinde 9 vakıf yükseköğretim kurumunda yüzde 50’den, 3’ünde ise yüzde 25’den fazla arttığı görüldü.
Araştırma ve Geliştirme (Ar&Ge) konusuna yatırım
Üniversitelerde öğrenci gelirinin belli bir oranında Ar-Ge harcaması zorunluluğuna ait düzenlemeler sonrası bu konuda farkındalık arttığın gözlemlendiği raporda, “İç kaynaklı araştırma proje bütçesinin ortancası 2017-2018 döneminde 58 bin 811 lira 30 kuruş iken, yapılan düzenlemelerle 2018-2019 döneminde yaklaşık 8 kat artışla 488 bin 243 liraya ulaşmıştır. Bütçeden ziyade harcamaların göz önünde bulundurulduğu 2019-2020 döneminde “gerçekleşen” toplam araştırma proje harcaması ortancasının 2 milyon 866 bin 556 lira olduğu, iç kaynaklı araştırma proje harcamasının ortancasının ise 1 milyon 250 bin 666 liraya yükseldiği görülmüştür. Vakıf yükseköğretim kurumlarının 2019-2020 yılı toplam Ar-Ge harcaması 740 milyon 389 bin 248 lira, toplam iç kaynaklı Ar-Ge harcaması ise 309 milyon 829 bin 783 lira olarak tespit edilmiştir. Kırk beş vakıf yükseköğretim kurumunun (%58) toplam araştırma bütçeleri 1 milyon liranın üzerindedir” ifadeleri yer aldı.