Bir nefes alırım derinden. En derinden. Size de olur mu? Nefes alırsınız ama öyle bir nefestir ki sanki içinize tüm dünyayı tek nefeste sığdırırsınız.
İşte o nefes enerji verir, sihir verir, güç verir. Öyle bir içinize çekersiniz ki sizi çocukluğunuza kadar götürür. Ürpertir sizi.
O nedir biliyor musunuz? Varolmanın dayanılmaz hafifliğidir. İşte o güç, beni yeniden yaratır. İliklerime kadar ben olurum. Yenilenirim. Güçlenirim. Doğarım.
Kuşların cıvıltı notaları değişir, otların kokusu keskinleşir, havanın rayihası artar. Bunun adı aşktır, bahardır, yenilenmektir. Yeniden doğmaktır...
Doğa her bahar yeniden doğar, yeniden aşık olur. Gücü nereden geliyor zannediyorsunuz.
İşte bizim görevimiz burada başlıyor. Yanlış anlamayın biz doğaya bir şey yapmayacağız. Mümkünse hiç bir şey yapmayalım zaten. Tek yapacağımız tüm güzelliği içimize çekip hepsini tek tek hücrelerimizde hissetmek.
Öyle laf olsun diye değil, gerçekten orada olmak istediğiniz için, ağaçların altında çayınızı yudumlarken bulunduğunuz yerdeki her şeyi yudumlamayı deneyin.
Kuşların cıvıltısını da, ağacın gölgesini de,
yaprağın yeşilini de, çocuğun kahkahasını da yudumlayın. Çevrenizde ne varsa her şeyi yudumlayın. İşte hayat bu ..
Doğa yeni bir mevsime ,sevinerek rengarenk yeniliklerini bize göstererek hazırlanıyorsa biz de ona neden eşlik etmeyelim? Bizim neyimiz eksik.
Üzüntülerimizi, korkularımızı, yanlızlıklarımızı neyimiz varsa istemediğimiz hepsinin melodisini değiştirip güzelleştirmek için en derin nefesinizi alın hadi. Bakın çocukluğunuzdan bir sihir nasıl da hemen gelecek ve sizi iyileştirecek.
İnanın o nefes sizi de güçlendirecek, enerji verecek, mutlandıracak. İnanın ve en derin nefesinizi alın. Yapabilirsiniz. O kadar kolay ki. Sadece inanın.
Size iyi gelecek güç içinizde. Nefesiniz kadar yakın. Haydi notalarınız değişsin. Hep neşeli şarkılar söylecek artık. Yeter ki derinden en derinden alın nefesinizi. Bir çocuğun ilk nefesi gibi olsun. Denizin derinliklerinden çıkarcasına olsun. Yeter ki en derinden olsun.