Müstakil Sanayici ve İşdamları Derneği (MÜSİAD), Uluslararası Helal Turizm Derneği (IHATO) iş birliğinde, yeni tip koranavirüs (Kovid-19) salgınının iç turizme etkisi, salgın sonrası beklentiler ve turizmcilerin yaklaşımlarını içeren kapsamlı bir rapor hazırladı. Akdeniz Üniversitesi ve Kastamonu Üniversitesi’nden alanında uzman akademisyenlerin destekleriyle hazırlanan rapor 23-30 Nisan tarihlerinde, Türkiye’nin 61 şehrinde ikamet eden, 31-40 yaşları arasında, yıllık ortalama tatil bütçesi 5 bin TL’den az 789 katılımcının görüşlerinden elde edilen veriler doğrultusunda hazırlandı. Elektronik anket yöntemi ile hazırlanan istatistiklerle kapsamlı bir durum raporu ortaya çıkarıldı.
MUĞLA FAVORİ ŞEHİR
Söz konusu rapora göre, katılımcılar, son 3 yıl içerisindeki tatillerinde en çok sırasıyla Antalya, Muğla ve İzmir destinasyonlarını tercih etti. Salgının kısa bir süre içerisinde bitmesi halinde, bu yıl da bu destinasyon sıralamasının değişmemesi öngörülüyor. Ancak geçen yıllara oranla bu yıl, Antalya’nın tercih oranı azalıyor, Muğla’nın tercih oranı artıyor. Katılımcıların yüzde 39’u 2020 yılı içerisinde “bir otelde kalarak” tatil yapma konusunda kararsız. Her üç katılımcıdan biri ise bu yıl “bir otelde kalarak” tatil yapmak istemediğini belirtiyor.
100 KİŞİDEN 80'İ TATİL YAPACAK
Rapora göre ankete katılan katılımcıların yüzde 27’si salgın geçer geçmez tatile çıkmak istediğini belirtiyor. İkna olursa tatile gitmeyi düşüneceklerini belirtenlerin oranı ise yüzde 53 düzeyinde. Ancak katılımcıların yüzde 20’si bu yıl kesinlikle tatile gitmek istemediğini ifade ediyor. En olumsuz tutuma sahip bu yüzde 20’lik kesimin de salgının ve oluşturduğu olumsuz psikolojik koşulların düzelmesi halinde küçülme göstermesi bekleniyor. Katılımcılar, salgının Türkiye’de sona erme tarihini tahmin noktasında iki gruba bölünmüş durumda. Yüzde 32’lik bir kesim, salgının yakın vadede (Mayıs-Haziran) biteceğini tahmin ederken, yüzde 28’lik bir kesim salgının en erken ekim ayında biteceğini tahmin ediyor. Bu tablo birbirine yakın oranlarda ikiye bölünmüş “iyimser” ve “kötümser” iki ayrı kitlenin oluştuğunu ortaya koyuyor.
HAZİRAN AYI MİLAT OLABİLİR
Salgın haziran ayında tamamen bitmiş olur ise katılımcıların yüzde 55’i bu yaz gönül rahatlığı ile bir otelde kalarak tatil yapabileceklerini belirtiyor. Haziran, katılımcıların çoğu için hem salgınının bitişinin beklendiği ayı hem de kendi planları için kritik olan ayı işaret ediyor. Bu nedenle haziran ayında vaka sayılarının ülke genelinde 100 kişinin altına düşmesi durumunda, katılımcıların yüzde 56’sının tatile psikolojik açıdan hazır hale geleceği anlaşılıyor. Öte yandan katılımcıların yüzde 88’i haziran ayından sonra tatile çıktıklarını belirtiyorlar. Bu durum, salgınla mücadelede haziran ayı sonuna kadar yakalanacak başarının, iç turizm talebi için kararı kritik düzeyde etkileyeceğini ortaya koyuyor.
HERKES BÜTÇESİNİ ZORLAYACAK
Her on katılımcıdan sekizi, salgından bir şekilde ekonomik olarak zarar gördüğünü, yedisi ise işinin/mesleğinin geleceğinden endişeli olduğunu ifade ediyor. Ancak bu sene kesinlikle tatile gitmeyeceğim diyenlerin oranı, on kişiden iki kişiye tekabül ediyor. Yani salgından ekonomik zarar gören sekiz kişiden altısı ve işinin/mesleğinin geleceğinden endişeli olduğunu ifade eden yedi kişiden beşi, bu zorluklara rağmen “tatile gitmekten vazgeçtim” demiyor.
SERTİFİKAYA GÜVEN YÜZDE 73
Otellerin Kovid-19 sonrasında hijyen kriterlerini sağladığına dair almış oldukları/alacakları kalite/standardizasyon sertifikalarına kesinlikle güvenenlerin oranı yüzde 10 iken, kesinlikle “güvenemeyenler”in oranı yüzde 17 olarak belirlendi. Bu oran, bu yıl kesinlikle tatile çıkmayacağını belirtenlerin oranı (yüzde 20) ile uyum gösteriyor. Ancak sertifikaya kısmen güven oranı ise yüzde 73 düzeyinde. Zaman içerisinde bu kitlenin güvenini artıracak gelişmelerin olması, sertifikaya güven oranını daha yüksek bir düzeye çekebilir. Katılımcıların henüz kriterleri ve uygulaması belirlenmemiş bir sertifika hakkında değerlendirme yaptıklarının da gözden kaçırılmaması gerektiği belirtiliyor.