Bir insanın yalan söyleyip söylemediğini anlamak için pek çok yol bulunuyor. Bunlardan bazıları konuşurken ortaya çıkan mimikler ve jestler. Bilimsel olarak doğrulanmış bazı kodlar bulunuyor ve bu kodlar ‘yalan dedektörü’ gibi cihazlara aktarılıyor. İşte temelde bu mantığa dayanan mobil uygulamanın iddiası, genel anlamda ses tonu, jest ve mimiklerin hareketlerine dayanıyor.
Araştırmalara göre insanların büyük bir çoğunluğu yalan söylerken bunu yüz ifadesi, ses tonu ve pek çok değişkenle ele verebiliyor. DeepScore’un geliştirdiği bu uygulamada ise insanların davranışları incelenmiş oluyor. Bu şekilde bir çıkarım yapmayı sağlayan uygulamanın söylendiği kadarıyla yüzde 70 oranında bir doğruluk payı var. Bilim insanlarına göre böyle bir uygulamanın doğru sonucu vermesi oldukça zor.
Yine de şirketin iddiası doğruysa yalan dedektörü mobil uygulama karşı karşıyayız… Uygulama şu anda oldukça basit düzeyde soruların cevaplarını doğrulayabiliyor. Örneğin, kredi çekmek isteyen birisine sağlık sigortasının olup olmadığı ve gelirinin ne kadar olduğu gibi ‘sistemden’ doğrulanabilecek soruları soruyor. Verilen cevaplara göre bir doğrulama mekanizması olarak çalışan sistem, ilerleyen süreçte daha kapsamlı sonuçlar verebilecek.
Gizlilik tartışmalarının günümüzde önemli yer tuttuğunu söylemek mümkün. Özellikle WhatsApp’ın veri politikası sonrası pek çok kişi kendilerinden toplanan verilerin peşine düşmüş ve bilinçlenmiş durumda. Hal böyleyken DeepScore’un geliştirdiği bu uygulamada gizililik politikasına yer verilmiyor olması oldukça tehlikeli bir durum, zira internet sitesinde gizliliğe yönelik bir ibare bulunmuyor.
Bu uygulama kişilerden biyometrik veri topluyor ve bu verilerin nerelerle paylaşılacağı gerçekten önemli bir hale geliyor. Uygulama başta Japonya olmak üzere, Vietnam, Endonezya ve Filipinler gibi ülkelerde sigorta ve bankacılık işlemlerinde kullanılıyor. Kredi puanlamasında devrim yaratmayı hedefleyen uygulamanın şu anda kullanıldığı bir şirket açıklanmadı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından da endişe yarattığı söylenen uygulamanın daha güvenli bir temele oturtulması gerektiği söyleniyor. Hatta uygulamanın Avrupa Birliği’ndeki veri ihlali kurallarına takılacağı bu sebeple AB ülkelerinde yasal olarak kullanılamayacağı düşünülüyor.