Uzun süredir sadece seçimlerle ilgili yazmaktan hayatı kaçırdığımı fark ettim. Neticede herkes seçime girse de, seçimi asıl yaşayanlar partilerin adayları ve onlara destek olan partililer.
Vatandaş normal hayatında, normal şekilde havaların ısınmasını, okulların kapanmasını, tatile çıkmayı, uzaktaki akrabalarını ziyaret etmeyi şimdiden planlamaya başladı.
Havaların güzelleşmesiyle insanlarda bir gevşeme de beraberinde gelir. Kışın soğuk havada söylenen yalanlar, tıpkı kardelen çiçeği gibi havaların ısınmasıyla yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar.
Ondandır ki, boşanma davaları da bu aylarda güneşin dünyayı daha da aydınlatmasına bağlı olarak ortaya çıkan gizli, kapaklı yaşananların görünmesiyle da artar.
Evli olmayan sevgililer ayrılır. Yeni sevgili bularak yazı iyi geçirmeye çalışılar.
İnsanların ilişkileri hangi düzeyde olursa olsun, temelinde o ilişkiyi bitiren tek şey yalandır.
Yalan söylediğinizde nedeni ne olursa olsun, niyetiniz ne olursa olsun, kalp kırmak, kafa karıştırmak ve güven kaybetmekten başka bir sonuç bekleyemezsiniz.
Kimse size, 'bu kadar güzel, zarif, iyi niyetli yalan olmaz' diye tebrik etmez.
Küçüğü ya da büyüğü yalanın hepsine insanın tepkisi hep aynıdır. Karşısındakiyle ne yaşıyorsa onu sonlandırmak.
Sonlandırmak gibi bir imkanınız varsa şanlısınız. Ama bazı ilişkiler de karşınızdakinin yalan söylediğini bile bile ona katlanmak zorunda kalırsınız.
Ne gidebilirsiniz o yalandan, ne yalana gönderme yapabilirsiniz.
O utanmadan, sıkılmadan, normalleşen yalanlarını söyleyerek hayatına, hayatınızda olmaya devam ederken, siz kafayı yorar, arada söylediği doğruların içinde yalanlarını yakalayarak ayıklamaya, kendinizi o yalanlardan korumaya çalışırsınız.
İzmir Adalet Sarayı’nda yıllarca gazetecilik yaptım. Orada milyonlarca davanın duruşmalarını, duruşma salonlarında takip ettim.
Beş dakika sonra yalanı ortaya çıkacak insanları, o beş dakika içinde o yalanları, ne samimiyetle, ne masumiyetle söylediklerini gördüm.
Hakimin, ‘Bu ne?’ diye elindeki belgeyi, bilgiyi yalanı yüzüne çarptığına kadar.
‘Ardıcın közü olmaz, yalancının sözü olmaz’ diyen atalarımızda, yalandan çok çekmişler ki bu özlü sözü söylemeyi bize nasihat olarak bırakmışlar.
Yalancılara bu kadar yüklenmemi haksızlık olarak görenleriniz olabilir. Onlar da, yalanı seven, yalandan yaşamayı seven, hayatın kendisi yalan diyerek yalanı makul görmeye çalışanlardır.
Ben kendi payıma şunu yapıyorum, yalan söyleyene sadece selam veriyorum, başka da bir şey vermiyorum, demiyorum.
Allah’tan başka kimseden korkmam ancak yalandan da, yılandan da o kadar olmasa da korkarım.
Korktuğum şeyden de doğal olarak kaçarım.
Siz de öyle yapın, yalana alışmayın.
Zehirli yılandan kaçtığınız gibi kaçın.