En azından bu zamanda kadar böyle bir teknoloji için başı çeken şeyin yapay zeka olacağını herkes tahmin edemezdi.
Kablosuz ağlara "bağlı" bir şekilde yaşamaya başladık. Evimizdeki internet, cebimizdeki telefon, çanak antenlere bağlı televizyonlar, vericilere bağlı şehirler ve ülkeler, en sonunda da etrafında binlerce uydunun dolaştığı bir gezegen üzerindeyiz.
5G gibi devrimsel bir dönemin kapıda olduğunu düşünürsek, kablosuz teknolojilerin nereye varacakları konusunda fikrimiz biraz daha da netleşir. Çünkü bu kez hedef sadece bağlantı kalitesini arttırmak değil, aynı zamanda olabildiğince çok cihazı internete bağlamak.
Kablosuz teknolojilerin potansiyel bir kullanım alanı daha var. Temel olarak telsiz sinyalleri şeklinde çalıştıklarından bazı engellere çarpıyorlar, emiliyorlar, yansıtılıyorlar ya da güç kaybediyorlar. Aslında tıpkı ısı kameralarında olduğu gibi bu kez ısının değil, sinyallerin yoğun olduğu bölgeleri tespit edecek görüntüleme sistemleri için kullanılıyorlar. Fiziksel olan her şeyi bir kenara bırakıp, sadece sinyallerin temas ettikleri engelleri tespit eden sistemlerden söz ediyoruz.
Böyle teknolojiler, bazı güvenlik ve gizlilik sorunlarını da elbette beraberlerinde getiriyorlar:
MIT'de araştırmacı olan Dina Katabi, radyo dalgalarını kullanarak insanları ve hareketlerini bir duvarın arkasından tespit etmek için teknoloji geliştiriyor. Çalışmaları, sinyalleri yorumlamak için makine öğrenimine dayanıyor. Öğrencileriyle birlikte geliştirdikleri projede oldukça emin adımlarla ilerliyorlar.
Katabi ve ekibi, pek çok insan görüntüsünü izlettikleri bir yapay zeka sistemine, insanların hareketlerini öğrettiler. Böylece sinyallerin karşısında yürüyen, dikilen formlar gördüğünce yazılım onların insan olduklarını ayırt edebiliyor. Bir nevi duvarı görmeden arkasındaki hareketlilik hakkında bilgi aktarabiliyor. RF-Pose olarak adlandırılan bu sistem için yazılmış araştırma makalesine buradan ulaşabilirsiniz.
Gözetim dışına çıkacak izleme ve takip yazılımlarının benzer yapay zeka sistemlerine sahip olması, ileride büyük krizlere neden olabilir. En azından şimdilik, evimizdeki duvarların tam anlamıyla mahremiyet sağlamadıklarını düşünmek bile garip hissettiriyor.
Kaynak: webtekno