Geçtiğimiz günlerde Samsun’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Onur anıtını devirmeye çalıştı birileri. Sanki mümkünmüş gibi. Büstünü bile deviremezler ama bir kaç kelime konuşmadan da olmazdı. Sonrasında ne oldu? Ülkenin dört bir yanından Atatürk’ün çocuklarının sesi yükseldi. Anıtlarının başında İstiklal marşı okundu bir ağızdan. Samsun’daki o anıtın gece çekilen müthiş görüntüsü hepimizin hafızalarına kazındı.
Olmaz ya diyelim kırdınız onu ya da başka bir yerdeki Atatürk heykeline zarar verdiniz. Neyi değiştirmiş olacaksınız? Kırdığınızın yerine ertesi gün yenisinin gelmesinden söz etmiyorum. Biz daha okula gitmeden, okumayı yazmayı sökmeden öğreniyoruz onun sevgisini. Bu ülkenin kurucusunun kim olduğunu 3 yaşındaki oğluma sorsanız “Atatürk” diyor. Onun devrimlerini, ilkelerini, öncüsü olduğu haklarımızı çocuk yaşta kazıyoruz kalbimize.
Biz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini ilkokulda ezberliyoruz. 23 Nisan’da tüm çocuklarla kutluyoruz Egemenliğimizi, 29 Ekim’de doğum gününü kutluyoruz Cumhuriyetimizin. Biz her 19 Mayıs’ta yeniden çıkıyoruz onunla birlikte Samsun’a. Gençler olarak yine söz veriyoruz “Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet, muhafaza ve müdafaa edeceğimize.” Biz her yıl 30 Ağustos’ta zaferimizi kutluyoruz. Ve 10 Kasım’da onun ölümsüzlüğünü bir kez daha hatırlıyoruz. Saat 9 u 5 geçe, okulda da, yolda da, işte ya da evde fark etmiyor. Kimse görmesede kalkıyoruz ona saygıyla. Çünkü biz Atatürk ve onun silah arkadaşlarını sadece tarih kitaplarından değil günümüzde sahip olduklarımızdan da tanıyoruz.
Biz her okuma yazma öğrenen çocukta, okula giden kızda, oy kullandığımızda ya da kitap okuduğumuzda hatırlıyoruz onu. Soyadımızı her söylediğimizde, kadın olarak oğlan kardeşimizle aynı hakkı alışımızda, kocamızın tek eşi olduğumuzda anlıyoruz.
Siz Atatürk’ün adını duymaktan, onu her yerde görmekten rahatsızlık duyuyorsanız biz sizi tutmayalım. Gidebilirsiniz. Ama gittiğiniz birçok ülkenin en güzel yerlerinde yine onun büstlerini görüp sözlerini okuyacaksınız. “Yurtta sulh cihanda sulh.” diyecek. “Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, vatanının fedakar ve sadık hizmetkarı, benzeri olmayan kahraman, insanlık idealinin canlı emsali... Bütün hayatını Türk Milletine vakfetmiş, milletine kendi ruhunu, ateşini vermiştir. Hatırası milletinin ruhunu ateşli tutan sönmez bir meşale olarak yaşamaktadır.” Yazacak. Balkan ülkelerinde de göreceksiniz, Hollanda’da da, Amerika’da da, Şili’de de. Çünkü siz Türkiye dediğinizde, ilk onun adı ve imzası gelecek herkesin aklına.
Peki siz kim olarak hatırlanacaksınız? Ah hatırlanmayacaksınız! Siz kalbimizde yaşayan bir adama zarar vermek istiyorsunuz sanki mümkünmüş gibi. Bu yüzden siz her zaman unutulup yok olacaksınız.
Biz de her zaman olduğu gibi aynı sözleri söyleyeceğiz bir ağızdan.
“Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa!”