“Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak, hiç doğmamayı isterdim ama bir kere doğmuşum ölmek yasak.” Attila İlhan.
Belki de, biz insanoğluna konan yasaklar içerisindeki en manalısıdır, edebiyatımızın kaptanı Attila İlhan’ın yukarıdaki sözünde ettiği ölüm yasağı… Ve belki de en dürüstüdür ve hatta en uyulması gerekenidir yasaklar içerisindeki… Yasağın dürüst olanı ya da yamuk olanı da mı olur? Zannımca olur!
Bir aralar pek modaydı; “yassah gardaşım yassah” cümlesi, birçoğunun diline pelesenk olmuş ve hatta birçok televizyon dizisi ve skeçlerinde de kullanılmıştı. Önüne geleni yasaklayan ve izin vermeyen tavırları ekrana taşıyordu bu filmler ya da oyunlar…
Aslında “yasak” denince, Zeki Alasya ve Metin Akpınar ikilisinin, seksenli yılların başında Devekuşu Kabare Tiyatro Topluluğu ile sahneledikleri oyun serileri aklıma düştü;
O senelerde revaçta olan video kasetleri ile de, video cihazı olan evlere konuk oluyorlardı oyunlarıyla… Zeki-Metin ve diğer tiyatrocu arkadaşlarıyla sahneye koydukları Reklamlar, Deliler ve Yasaklar adlı oyunlar; o seneleri yaşayanların mutlaka izlediği ve şimdi bu satırları okurken de, izlediklerini dün gibi hatırladıkları oyunlardı. Zeki-Metin’in yanında, Nevra Serezli, Ali Yalaz, Cihat Tamer, Selim Naşit Özcan, Nezih Tuncay, Suat Sungur, Mustafa Uzunyılmaz, Özdemir Çiftçioğlu ve Yonca Evcimik gibi oyuncular yer alırken, oynanan oyunların çoğu Kandemir Konduk’un kaleminden dökülüyordu. Bugün aramızda olmayanları yâd ederken, yaşayanlara da sağlık dilemeyi unutmayayım.
Ne mi anlatıyorlardı bu oyunlarda? Elbette ki, yaşanan ve yaşatılan her türlü yanlışı, günümüz jenerasyonunun pek görmediği ve bilmediği, ancak benim kuşağımın da sonlarına eriştiği, rahatlıkla ve iğnelemek suretiyle eleştiren konular işleniyordu bu oyunlarda…
“Yasaklar” adlı oyun da, uygulanmaya ve/veya dayatılmaya çalışılan yasakları, böylesi parodilerle süslenmiş mizahi bir bakış açısıyla biz seyircilere aktaran cinstendi. Zeki Alasya’nın bir tatil kampının yöneticisi sıfatıyla getirdiği yasaklar ile Metin Akpınar’ın yola koyduğu geçiş yasağı, “Yasaklar” kabaresinin unutulmazları arasındadır.
Peki, futbola geçelim, futboldaki bir yasağa; transfer yasağına…
Transfer yasağı adı verilen yasak, aslında dürüst bir yasak gibi görünse de, pek de adil olmayan cinsten bir uygulama aslında… Dürüst tarafı şu ki; kulüp, sözleşme ile kendisine bağladığı oyuncusunun, sözleşmeden doğan ödeme ya da benzer haklarını yerine getirmezse, haklarını alamayan oyuncunun şikâyeti ile transfer yasağıyla karşı karşıya kalabilir. Bu durumda, transfer yapabilmek, kadrosuna yeni oyuncular katabilmek için o oyuncunun ve varsa itilafa düşülen başka oyuncuların alacaklarını ödemek ve/veya sözleşmeden doğan haklarını yerine getirmek zorunda. Yani dürüst tarafı, profesyonel sporcuları koruma kısmıdır diyelim kısaca… Ha, itilafa düşülen oyuncudan verim alamamışsınız, oyuncu sakatlanmış, oyuncunun kafası bozulmuş ya da gereğinden fazla bedel ile sözleşme imzalamışsınız; bu da sizin hatanız!
Transfer yasağının adil olmayan kısmına gelirsek;
Yasak konan kulüp, öncelikle alt yapısına filiz lisans çıkaramıyor. Filiz lisans demek, ilk kez çıkacak lisans demek. Yani, on yaşındaki çocuğa bile yasaklı kulüp lisans çıkaramıyor. Transfer yasağı gelince, sadece profesyonel şubeye gelmiyor anlayacağınız; kulübün alt yapısı da cezalandırılıyor. Örneğin alt yapıdaki U15 takımınıza, bir amatör futbolcuyu da transfer edemiyorsunuz. Ve elbet ki, diğer tüm alt yapıyı oluşturan yaş gruplarına da…
Süper Ligden düşen Altay’da da maalesef bu durum yaşanıyor. FIFA tarafından konan transfer yasağı sadece profesyonel takımı değil, tüm altyapıyı da içerisine alacak şekilde tamamını kapsıyor. Peki, çocukların ne suçu var? Onların içerisinden profesyonel şubeye yapılacak transferi yasakla. Yetmez diyorsan, belli bir yaşın üzerini yasakla… Altyapıyı neden tamamen cezalandırıyorsun? Ayrıca, öğreniyoruz ki; Altay’dan alacaklarını tahsil edemedikleri için şikâyet edenlerin paraları ödense dahi, transfer yasağı; verilen ceza süresi boyunca kalkmayacakmış!
Sizin anlayacağınız, FIFA bile “yassah gardaşım yassah” modunda…
Dipnot; “Su yasaklanabilir, susuzluk asla!” Eduardo Galeano.