Gerek medyada, gerekse sosyal paylaşım sitelerinde şu acı haberleri ve olayları duydukça sıradan bir hayvan olarak hayvanlığımdan utanıyorum.
Şanlıurfa’da kavurucu yaz sıcağında üzerine zevk ve işkence amaçlı koyun postu giydirilen bir çocuk,
Hakkari’de canlı canlı gözleri oyulup dere kenarına atılan ve öldürülen bir kadın
Diyarbakır’da önce tecavüz edilip sonra öldürülen bir anne,
Sapanca’da kol ve bacakları kesilip atılan küçük bir bebek,
Anatomi dersinde deney adı altında haince öldürülen bir adam,
Nevşehir’de çöp konteynırında canlı canlı preslenen bebekler,
Arabaların arkasına bağlanıp koşturulan kadın ve erkekler,
Adana’da bacakları kesilip atılan bir bebek....
Sadece bir süreliğine empati yapmanızı istedim. Bu dünyayı hayvanlar yönetiyor olsa ve insanlar bu acıları çekseler, kimin içi yanmaz ki?
Hiçbir canlının yaşam hakkı hiçbir insan tarafından alınamaz. Bunun adı insanlık değil. Sevgiyi bıraktım, diğer insanlara ve diğer canlılara saygı ve merhamet duymak zorundayız. Herşeyden öte merhamet ve vicdandan yoksunsanız insan değilsiniz. Aslan yem için öldürdüğü geyiğin yavrusunun olduğunu görünce üzüntüden ölürken, insanların acımasızlığının ne boyutta olduğunu düşünmek içimi yakıyor açıkçası.
Rahman ve Rahim olan Allah’ım diye dua ederken O’nun en büyük sıfatlarının birisinden yani merhametli olmasından bahsediyoruz ki Müslümanım diye geçinen bazı kişiler maalesef içlerinde kendinden güçsüz insanlara, hayvanlara, bitkilere, ağaçlara, ve hatta çiçeklere karşı acıma duygusu barındırmıyor.
Kendi yaptığımız davranışları, egomuzu bir kenara bırakıp, ahlaki olarak ölçüp biçemiyorsak vicdanımız da yok demek ki.
Ortalık çöpten geçilmezken, sokaklara bıraktığımız içi su ve mama dolu kapları bile alıp atmakla, küçücük kedi ve köpekleri tekmeleyip yaralayıp kör bırakarak ya da öldürerek hangi ahlaki ve dini yanınızı besliyorsunuz?
“Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi le değerlendirilir” derken Mahatma Gandi’yi anmadan geçemeyeceğim.
Burada en büyük sorumluluğun anne babalarda ve öğretmenlerde olduğunu düşünüyorum. Küçücük beyinleri polise, askere, doktora, kediye, köpeğe karşı korku ile doldurursanız, büyüttüğünüz çocuklardan bunlara karşı merhamet göstermesini, sevip saymasını nasıl beklersiniz ki?
Hz Muhammed’in “Ben size Allah’tan korkunuz, hayvanları incitmeyiniz, rahatlarını bozmayınız demiyor muyum? Hadisi şerifine nasıl kulak tıkarsınız?