Ölüme yol açacak deprem ve sel gibi doğal afetler, insan eliyle yapılan saldırılar, terör eylemleri bunun yanı sıra ölüme sebep olmayacak ama ruhsal bütünlüğe ve beden bütünlüğüne zarar verecek birtakım saldırılar, kazalar, beklenmeyen bir anda ortaya çıkan olay ve durumların psikolojik travmaya yol açabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, “Bu travmanın belirtilerinde kişi aşırı derecede korku yaşayabilir. Kişi ilk anda ve ilk dakikada şoka girebilir. Örneğin depremlerde görüldüğü gibi tehlikeli bir kurtuluş yolu seçilebilir. Örneğin pencereden atlamak gibi. Çaresizlik ve panikleme duygusu yaşanabilir. Kişi kendini çaresiz hissedebilir, tabii ki ölüm korkusu o anda kişiyi etkisi altına alır. Örneğin deprem sırasında hayatını kaybedeceği ya da bir şeylerin üzerine yıkılacağı ya da kendini sakat bırakacağı gibi bir korku oluşur.” ifadelerini kullandı.
Bu belirtilere dikkat!
Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, travmatik olaydan en ağır ve en kötü şekilde etkilenenlerde aşağıdaki belirtilerin ortaya çıkabileceğini ifade ederek “Sürekli bir korku, irkilme tepkisi, en küçük bir sesten etkilenme, uyku bozukluğu, iştahta azalma, ağlamalar, sürekli o anın gözünün önüne gelmesi kişi ve kimseyle konuşmak istememe gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler kişiden kişiye değişir ama sıklıkla görülen belirtiler bunlardır. Bazı kişilerde sık sık kendini kaybetmeye kadar belirtiler ortaya çıkabilir.” dedi.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu tedavi edilmelidir
Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri baş gösterdiyse muhakkak profesyonel yardım, psikoterapi ya da ilaç tedavi destekli bir terapi almak gerektiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, kişinin belirtilere rağmen profesyonel destek almaması durumunda Travma Sonrası Stres Bozukluğu denilen duruma evrileceğinin altını çizdi.
İki haftadan uzun sürmesi halinde uzmana başvurulmalı
Kişinin yaşam kalitesinin düşmesi, günlük hayatının sekteye uğraması ya da kendi kendine zarar verme davranışları ortaya çıkmışsa mutlaka psikiyatrik destek alınması gerektiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, “Bu şikayetler birkaç haftayı geçmesine rağmen azalmıyorsa, mutsuzluk ve karamsarlık gibi depresif şikayetler, uyku bozukluğu, yoğun bir kaygı hali, güvensizlik, olası bir duruma karşı kendini sürekli tetikte hissetme hali, iştahsızlık, depresif belirtiler ya da en küçük bir sesten irkilme hali, işine gücüne dikkatini verememe ve hayattan elini eteğini çekme gibi isteksizlik ve ilgisizlik hali devam ediyorsa, uykudan kabuslarla uyanma bu gibi belirtiler varsa mutlaka travmaya yönelik bir psikoterapi gerekiyorsa ilaç tedavisi ile destek almak lazım. Çünkü beyinde bu travmatik yaşantıların kaydedildiği bölgeler var ve bölgeler tetikleniyor. Tekrarlanan veya depremi çağrıştıran uyaranlarla bile tetiklenebiliyor. Bu yüzden etkili bir tedavi almak kişinin fonksiyonlarını daha da kaybetmesini engelleyecektir. Yaşam kalitesini hızlı bir şekilde eski düzeye çevirecektir.” açıklamasında bulundu.
Travma sonrası yaklaşım önemli
Travma sonrasında kişiye yaklaşımın da önemine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Semra Baripoğlu, “Yakın çevrenin yapması gereken kişiye güven duygusu vermek, yanında olduklarını hissettirmek, eğer kişi bir saldırıya uğradıysa her türlü güvenlik tedbirini almak, bir c,nsel saldırı ise derhal hekim yardımı almak ve kişiyi yaşadığı olayın olumsuz taraflarını aşmasına yönelik çaba göstermek gerekir. Duygularını ifade etmesine imkan sağlamak gerekir.” dedi.