Son dönemde yükselen Osmanlı aşkı, Osmanoğullarına değil de saltanat kurumuna duyulan bir aşk gibi geliyor bana. Zannediyorlar ki, saltanat, allı pullu ve güzel bir şeydir. Saltanat severler, Osmanlı da Osmanlı diyorlar ama Osmanlı demek, sadece Fatih, Kanuni, Yavuz demek değil ki. Deli İbrahim’i ne yapacağız?
Saltanat dediğiniz şey, bir ulusu değil, bir kişiyi ve ailesini yüceltir. Çocuğu padişah yapar, kardeşi kardeşe boğdurur, babayı evlat katili yapar, deliyi başa geçirir. Bu devir kapandı. Saltanatı ancak dizilerde izlemek güzeldir. Ve bu topraklarda, saltanat kaldırılıp, tarihin tozlu sayfaları arasına kaldırılmıştır. Kaldırılırken, çıkan tartışmalarda verilen şu tarihi cevabı, tartışmanın üzerine vurulan mühür gibidir.
''Hakimiyet ve saltanat hiç kimseye ilim icabıdır diye verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle, zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyetine el koymuşlardır. Türk milleti de hakimiyet ve saltanatı bil fiil isyan ederek kendi eline almıştır. Mesele, 'hakimiyet ve saltanatı bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız' Meselesi değildir. Mesele bu zaten olmuş bitmiş durumu ifade etmektir." * NUTUK / M.K. ATATÜRK
Aynı Mustafa Kemal, 93 sene önce 28 Ekim akşamı, silah ve yol arkadaşlarına “Beyler, yarın cumhuriyeti ilan ediyoruz” diyerek, özgürlük ve bağımsızlık karakterinde, “moda deyimle” fıtratında olan Türk milletinin, kendisine en uygun yönetim şeklini ilan etmişti. Bu şekil, cumhuriyetti! Yani milletin kendi kaderini kendi eline alması, kendi iradesinin üzerinde hiç bir kişinin ailenin saltanatını tanımaması.
Cumhuriyeti, yobazlar hiç sevmedi, bugün de sevmiyorlar, yarın da sevmeyecekler. Ayrılıkçılar da sevmedi, sevmeyecekler. Ancak, Cumhuriyet, Türkün alın yazısıdır. Cumhuriyet, tarih boyunca, özgürlüğün örneği olmuş ve 20. Yüzyılın başında YOK OLMA TEHLİKESİYLE YÜZYÜZE GELMİŞ! AMA YENİDEN DİRİLMESİNİ BİLMİŞ BU ULUSUN en kıymetli en kutsal hazinesidir.
Cumhuriyet, boyun eğmeyenlerindir. Güce tapmayanlarındır. Kendisine biçilen kefeni yırtıp atanların, idam fermanlarıyla dalga geçenlerin, gözü kara yiğitlerin, o yiğitlerden de yiğit kadınlarındır. Cumhuriyet, kuvva-i milliyecilerindir. Hasan Tahsin’lerin, Kara Fatmaların, Nene Hatunların, Sütçü İmamların, “toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi yatanların” dır.
Cumhuriyet, ya istiklal ya ölüm diyecek kadar cesur olanlarındır.
İdare-i maslahatçılar anlamaz. Din elden gidiyor diye, din üzerinden ayrıcalık ve çıkar devşirip bu imtiyazlarını kaybetmemek için ağlayanlar anlamaz. Bölücüler, ayrılıkçılar , 2. Cumhuriyetçiler, fetöcüler hiç anlamaz.
Cumhuriyet, özgürlükçü bir ruh ister! BU SEBEPTEN, Biatçılar da, kraldan çok kralcılar da Cumhuriyetten haz etmez.
BAYRAKLARI ASIN! MARŞLARIN SESİNİ AÇIN! BU BAYRAM BİZİM.