İnsan bedeni kendi kendini iyileştirebilme donanımı ile var olmuştur. Zaman içinde bütüncül olmayan yaklaşımlar, sağlıksız besinler, modern yaşamın getirdiği zorluklar ile bu var olan sistemimiz hasara uğramış ve bazı bireylerde çökmüş durumda. Beslenme ihtiyacımızın temelinde fizyolojik nedenler olsada, psikolojik nedenler yer almakta ve hatta bizi kontrol etmektedir. Öfkelendiğinizde, canınız sıkıldığında, stres altında iken, üzülünce, daha mutlu hissetmek için hiç yeme isteğiniz oldu mu? O vakit duygusal açlığı masaya yatırma vakti
Duygularla ve yemeğin ilişkisi üzerine yapılan araştırmalar da, çoğu insanın kontrolsüzce yemek yeme isteğinin, %75 inin duygusal olduğu tespit edilmiştir. Ve açlıkla karışan yaklaşık 16 farklı duygu olduğu görülmüştür. Nedir bu duygular kızgınlık,öfke, can sıkıntısı,yorgunluk, yetersizlik, değersizlik, depresyon, yalnızlık, güvensizlik, sevgisizlik, suçluluk, kıskançlık, mutluluk, kaygı, sinirlenmek, hayal kırıklığı, boşluk hissi, üzüntü, acı, korku, üzülme, huzursuzluk, kısıtlanma,sıkışmışlık hissi, sorunlardan kaçış yöntemi.... bu duygulardan bazıları…
Duygular yeme isteğimize bilinçsizce hükmeder, aslında gereğinden fazla yemek yemenin sağduyu veya mantıkla ilgisi yoktur. Bilişsel olarak, neredeyse herkes meyvenin çikolatadan daha sağlıklı olduğunu bilir. Ama çikolatayı tercih eden kişi sayısı daha fazladır. Çünkü duygusal deneyim hafızamız, bizi kontrol eden mekanizmalardan biridir. Büyük ölçüde bilinçsiz çalışan limbik sistemin merkezi tarafından ‘’duygular, düşünceler, deneyimler’’ iyi, zevkli, kötü, acı verici, olumlu olumsuz olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme duygusal deneyim hafızasında saklanır.
Duygusal deneyim hafızası nasıl oluşur derseniz...Biz yetişkinlerin çok iyi bildiği, zaman zaman uyguladığı bir yöntemden bahsedeyim hemen. Çocuklarımıza çikolata tatlı vb. ödülü. Tatlı besinleri ödül olarak tüketen çocuklar; mutsuz veya stresli hissedince tatlı besinler yiyerek besinleri duygularını yatıştırmak amacıyla kullanmayı öğrenmektedir. Bilinçsiz ödül sistemi, yeme davranışını kontrol etmede merkezi bir rol oynar.
Ve duygusal yemede etkisinin olduğu bilinen ‘’Bencil beyin teorisi’’’. Teoriye göre; Beyin, insan vücudunun farkında olduğumuz ve olmadığımız her fonksiyonunu kontrol ettiği için her zaman önce kendi çıkarını kollar. İşleyebilmesi için ihtiyaç duyduğu glikozu elde edebilmek için gerektiği her an bizi bir şeyler yemeye zorlar. Ve stres zamanlarında çok enerjiye ihtiyaç duyar.Sonuçta bizler de bu ihtiyacı karşılamak için daha çok yeriz.
Aslında yemek yeme davranışını etkileyen pek çok faktör vardır. Ancak duyguların yemek yemeyi nasıl etkilediğini tahmin etmek zordur. Mutlu olduğunuzda, yeme seçiminiz et ya da pizza olabilir, üzgün olduğunuzda ise, bu seçiminiz dondurma ya da kurabiyeler olabilir. Canınız sıkkın olduğunda ise, seçiminiz patates kızartması, çikolata olabilir. Duygularımıza göre seçtiğimiz yemekler farklıdır ve bu kişiden kişiye değişir. Ama genel olarak insanlar kendileri tarafından tanınan ve bilinen gıdaları tercih ederler. Buda güven hissinin sonucudur. Yemekler, karnımızı doyurmaktan daha fazla iş yapmaktadır- yemekler, aynı zamanda duygularımızı da beslemektedir.
YEME İSTEĞİNİZ DUYGUSAL OLABİLİR Mİ?
Aç hissetmesem de sürekli bir şeyler yemek istiyorum kendimi durduramıyorum.
Çikolata veya cips gibi belirli bir yemek veya yiyecek için isteğim çok daha fazla.
Tokluk hissim hiç yok.
Aceleyle ve miktarının ne olduğunu bilmeden yiyorum.
Yediklerimi yalnız, kimse görmeden gizli gizli yiyorum.
Stresli durumlarda ve sonrasında stresimi kontrol etmek için yiyorum.
Kendimi yemekle ödüllendiriyorum.
Daha iyi hissetmek için yiyorum.
Yemek yerken kendimi güvende hissediyorum.
Yemeği bir arkadaşım gibi hissediyorum.
Diyorsanız, duygusal yeme sorununuz vardır ve kontrol edemediğiniz yemek isteği duygusaldır. Duygusal yeme isteği ile nasıl başedelim, nasıl kontrol edelim derseniz bir sonraki hafta buluşalım derim.
Işıltınızla var olun...Sevgilerimle
Senem Köse Bektaş
İnstagram @holistikmuhendis
Twitter @senemkose14