Pazartesi sendromu diye bir şey vardır bilir misiniz?
Çok yoğun olarak yaşayacağınız koca bir haftanın başlangıcının ilk günü.
Geçse, sanki hafta bitmiş, bütün her şey bitmiş, o özlediğiniz hafta sonu gelmiş gibi gelir insana.
Pazartesinin bir günahı yoktur ama insan psikolojisi işte her şeyi pazartesiye yükleyince o da kendi ağırlığında kalıyor, o ağırlığı hissettiriyor insana.
Pazartesi veya Pazar arasındaki her günün aslında ayrı birbirinden bir farkı yoktur.
Farkı yaratacak olan insanın bizzat kendisidir.
Farkı yaratacak olan insanın karşılaştığı insanlar.
O yüzden her günü Pazartesi de dâhil, yeni bir insan, yeni bir umut, yeni bir hayat diye bakmak gerekir.
Hayatı anlamlı kılan da insanların kendisidir, anlamsız, sıradan kılan da.
Her tanıştığınız insanın size bir ışık olduğunu, bir yol gösterici olduğunu, bir kurtarıcı olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
İnsana iyi olduğunu hissettirmesine neden olan bir başka insanın pozitif varlığıdır.
Yüzünü şeytan görsün dediğiniz insanlardan uzak durarak kendinize ilk iyiliği yapabilirsiniz.
Sonraki iyiliğiniz ise hiç tanımadığınız ama içinizden tanımak gelen insanın yanına gitmeniz.
Onunla konuşmanız, sohbet etmeniz ve hayatı paylaşmanız.
Bir fincan kahve, bir bardak çay veya bir yudum su ile başlayan sohbetin içinden koca umutların çıktığını, yeni hayatların başladığını, beklediğiniz işler kadar, beklemediğiniz işlerin de olduğunu görürsünüz.
Bir insan insanın çok şeyini değiştirebilir.
Bir umut insanın çok şeyini değiştirebilir.
Bir hayat insanın neden yaşadığının anlamını değiştirebilir.
Tek yapmanız gereken, güneşin aynı doğmadığını, günün aynı gün olmadığını, hayatın da aynı hayat olmadığını, olmayacağını bilmem.
Doktorunun isteği üzerine bir çok tahliller, filmler yapan hasta, doktorun karşısına geçmiş ve sormuş:
‘Doktor bana doğruyu söyleyin, ne kadar yaşarım?
Doktor şöyle bir bakmış, ‘Emin misin doğruyu söylememi istediğine?’ demiş.
‘Evet’ demiş kararlı ve aynı zamanda hüzünlü haliyle hasta.
Doktor önündeki sonuçları, bilgisayardaki filmlere bir bir tekrar bakmış ve gözlüğünü çıkartıp, hastasına,
‘Ölene kadar yaşarsın.’ Demiş.
Hepimiz ölüne kadar yaşayacağımıza göre, kendimize her zaman yeni bir insan, yeni bir umut ve yeni bir hayat şansı verebilmeyiz.
Mutlu haftalarımız olsun.